-İskoçlar risk almadı…


-Neredeyse bütün Avrupa’yı tedirgin eden referandumda, 
bağımsızlığa yüzde 55,4 “hayır” oyu çıkmasıyla, İngiltere 
başta olmak üzere kıta ülkeleri rahat nefes aldı
-İskoçlar, 243,9 milyar dolarlık yurtiçi gelirine, yüz milyarlarca 
dolarlık petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen, bağımsızlığı 
siyasi ve ekonomik olarak göze alamadılar 
-Birleşik Krallık ile birlikte okyanuslarda yüzerken, küçük 
denizlere mahkum kalmak istemediler 
-Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olan, dünyanın 
altıncı büyük ekonomisi Birleşik Krallıktan ayrılarak, 5,35 
milyonluk küçük bir ülkede, güvenliklerini tehlikeye, 45 bin 
dolarlık kişi başına yurtiçi gelirlerini riske atmak istemediler 
-Yazdığı “Ulusların Zenginliği” kitabıyla ekonomik liberalizmin 
kurucusu olan Adam Smith’in tarif ettiği gibi “görünmez el devreye 
girdi” ve memleketlisi İskoçlar, kişisel ve maddi çıkarlarını 
göz önünde tuttular ve rasyonel davrandılar 
-Birleşik Krallık da dört kurucu ülkesinden birini, topraklarının 
üçte birini, petrol kaynaklarının yüzde 95’ini, doğalgaz 
kaynaklarının yarısını kaybetmekten, ekonomide dünya 
sıralamasındaki yerini riske atmaktan, bayrağını bile 
değiştirmekten kurtuldu 
-Bağımsızlığın reddiyle İtalya, nüfusta İngiltere’yi geçme 
ümidini de kaybetti


İskoçya’da, 18 Eylül 2014’de yapılan bağımsızlık referandumunda, İskoçlar risk almadı. Referandumun “evet” çıkması ihtimali, İngiltere’nin yanı sıra, benzer riskleri (Bask, Katalonya ve benzeri) bulunan başta İspanya olmak üzere kıta ülkelerini çok rahatsız ediyordu. Neredeyse bütün Avrupa’yı tedirgin eden referandumda, bağımsızlığa yüzde 55,4 “hayır” oyu çıkmasıyla, İngiltere başta olmak üzere kıta ülkeleri rahat nefes aldı. Bununla da kalmadı. Piyasalar da risklerin ortadan kalkması nedeniyle rahatladı. Gerçi dünyanın en büyük bankaları arasında bulunan Royal Bank of Scotland (RBS), bağımsızlık referandumunda “evet” çıkması halinde merkezini İngiltere’ye taşıyacağını daha önce açıklamıştı.
Peki, İngiltere ile birliği 1603’lere kadar dayanan, 1 Mayıs 1707 tarihinde İskoçya ve İngiltere parlamentoları tarafından kabul edilen Birleşme Yasası ile resmen birleşen İskoçya, 1707’yi baz alırsak 307 yıldır devam eden birlikten neden ayrılmadı?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. İskoçlar, 243,9 milyar dolarlık yurtiçi gelirine, yüz milyarlarca dolarlık petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen,  bağımsızlığı siyasi ve ekonomik olarak göze alamadılar. Birleşik Krallık ile birlikte okyanuslarda yüzerken, küçük denizlere mahkum kalmak istemediler. Demokrasinin beşiği Birleşik Krallık, dünyaya gerçekten örnek olunabilecek bir demokrasi dersi verirken, referandumda bağımsızlığa hayır çıkması, bağımsızlık isteyen ve bu uğurda kampanya yürüten İskoçya Başbakanı Alex Salmond’un istifasıyla sonuçlandı. Salmond lideri olduğu İskoç Ulusal Partisi (SNP) Başkanlığı'ndan da istifa etti.
İskoçlar, 18 Eylül 2014 Çarşamba günü yapılan referandumda bağımsızlıkla ilgili tek soru olan “İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?” sorusuna yüzde 55,4 oyla “hayır” dediler.
İngiliz siyaseti de referandumdan yüzünün akıyla çıktı. Ülkenin iktidarıyla muhalefetiyle üç büyük partisinin lideri, “hayır” oyu verilmesini istediler ve İskoçya’ya daha fazla yetki tanınacağı konusunda söz verdiler. Kısır çekişmelere girmediler. “Hayır” oyu çıkması için büyük çaba gösteren, 11 Mayıs 2010 tarihinden bu yana Başbakanlığı yürüten David Cameron da istifa etmekten kurtuldu.

İngiltere topraklarının üçte birini kaybetmekten kurtuldu

“Hayır” oylarıyla İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’dan oluşan ülkenin resmi adı olan Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı değişmedi.  Birleşik Krallık, dört kurucu ülkesinden birini kaybetmekten kurtuldu. Ülkenin bayrağı da aynı kaldı. Bayrak, 1606 yılında İngiltere, İskoçya, 1801 yılında da İrlanda bayraklarının birleşiminden oluşuyordu. Birleşik Krallığın bayrağındaki beyaz çarpı ve lacivert renkleri İskoç bayrağından alınmıştı.
Birleşik Krallık, Britanya adasının kuzeyini kapsayan İskoçya’nın bağımsızlığı reddetmesiyle topraklarının üçte birini kaybetmekten kurtuldu.  Birleşik Krallık’ın yüzölçümü olan 243 bin 610 kilometrekarenin (Türkiye’nin 3’te 1’inden küçük)  78 bin 387 kilometrekaresi (Türkiye’nin 10’da 1’i) İskoç topraklarından oluşuyordu.

Nüfusta İtalya’ya geçilmekten kurtuldu

İskoçya, 5,35 milyon nüfuslu bir ülke. Nüfusun yüzde Birleşik Krallığın 63,7 milyon olan nüfusunun yüzde 8,4’ü İskoçya’da yaşıyor. Ayrılmayla birlikte İngiltere’nin nüfusu 58,35 milyona inecekti. Halen nüfus sıralamasında 23’ncü olan İngiltere, nüfus azalmasıyla birlikte 61,7 milyon olan İtalya’nın ardından kalacak ve 24’ncü sıraya gerileyecekti. Avrupa’da Rusya, Almanya, Türkiye, Fransa’nın ardından gelen İngiltere, İtalya’ya da geçilerek sıralamada 5’ncilikten 6’ncılığa düşecekti. Avrupa Birliği’nin 4 büyük ülkesi Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya arasında da 3’ncülükten 4’ncülüğe gerileyecek ve son sırada yer alacaktı. Referandumda hayır oylarının fazla çıkmasıyla bütün bunlar gerçekleşmedi. Bağımsızlığın reddiyle İtalya, nüfusta İngiltere’yi geçme ümidini de kaybetti.

Referandumda bağımsızlığa “hayır” çıkmasını ekonomi belirledi

İskoçya zengin bir ülke. Birleşik Krallık ekonomisinin yüzde 9,62’sine sahip durumda. Birleşik Krallığın 3 milyar varillik petrol rezervlerinin yüzde 95’i (görünür yatakların değeri 278 milyar doları aşıyor), 0,2 trilyon metreküplük doğalgaz rezervlerinin yarısı İskoçya’nın. 5,35 milyonluk nüfusuna rağmen, 243,9 milyar dolarlık (Türkiye’nin neredeyse 3’te 1’i bir ekonomik büyüklük) gayri safi yurtiçi hasılası, 45,6 milyar dolar mal, 55 milyar dolar hizmet ihracatı, 45 bin dolar kişi başına yurtiçi geliri var. Yine de İskoçlar, bağımsız olmayı göze alamadılar. Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olan, dünyanın altıncı büyük ekonomisi Birleşik Krallık’tan ayrılarak, 5,35 milyonluk küçük bir ülkede, güvenliklerini tehlikeye, 45 bin dolarlık kişi başına yurtiçi gelirlerini riske atmak istemediler.
Çünkü, Birleşik Krallıkla 1,5 yıl sürecek zorlu müzakereleri yürütecekti. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü, NATO gibi çok sayıda örgütle üyelik müzakereleri yapacaktı. Birleşik Krallık gibi BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi, dünyanın siyasi, askeri ve ekonomik en büyük ülkelerinden birinin şemsiyesi altında olamayacaktı. Finansal ve ekonomik krizlerde yalnız kalacaktı. Bir ordu kurmak için milyarlarca dolar harcayacaktı.
Sonuçta İskoç halkı bütün bunları düşündü. Yazdığı “Ulusların Zenginliği” kitabıyla ekonomik liberalizmin kurucusu olan Adam Smith’in tarif ettiği gibi “görünmez el devreye girdi” ve memleketlisi İskoçlar, kişisel ve maddi çıkarlarını göz önünde tuttular, rasyonel davrandılar.

Birleşik Krallık referandumdan karlı çıktı. Petrol kaynaklarının yüzde 95’ini, doğalgaz kaynaklarının yarısını kaybetmekten, ekonomide dünya sıralamasındaki yerini, ki şu anda dünyanın 6’ncı büyük ekonomisi, riske atmaktan, bayrağını bile değiştirmekten kurtuldu. Ayrılma halinde İngiltere, 6’ncılıktaki yeri değişmese de Brezilya boyutlarında bir ekonomik büyüklüğe inecekti. Rusya ve İtalya ile arasında çok fark kalmayacaktı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?