Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Halk TV Borçlar 27 11 2019

Resim

-Dolar ve ekonomiye etkileri…

Başta ABD Doları ve Avro olmak üzere döviz kurlarının Türk Lirası (TL) karşısındaki konumu, değer kazanması veya kaybetmesi, faizden, dış ticarete, büyümeden, enflasyona birçok konuda Türk ekonomisini derinden etkiliyor. ABD, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde borsa, paranın, ekonominin odağında yer alıyor. Türkiye’de ise döviz kurları ve altın, borsadan çok daha ağırlıklı konumdalar. Bunun da etkisiyle döviz kurları Türkiye açısından her zaman önemli sonuçlar yaratmıştır. Geçmişte ABD Doları, Alman Markı, şimdi ABD Doları ve Avro’nun seviyesi Türk ekonomisindeki birçok parametreyi etkiledi.

-Krizde borsaya yatıran kaybetti

Borsatek’te 23 Ekim 2019 tarihinde yayınlanan “Ekonomide Yaşananların Maliyeti” başlıklı yazımda, “Döviz kurlarında Nisan 2018 tarihinden itibaren başlayan yükselme, dalgalanma, dengesizlik, istikrarsızlık… adına ne derseniz deyin, Türkiye ekonomisini hemen her alanda büyük oranda olumsuz etkiledi. Ekonomi, küçülmeye başladı. İşsizlik, enflasyon, faiz oranları arttı” satırlarını kullanmıştım. Nisan 2018 ile başlayan bu dönemde, olumsuz etkilenme sadece bu alanlarda da olmadı. Yatırım araçları da son derece dengesiz hareket etti. Getirisi enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşen külçe altın, ABD Doları gibi yatırım araçları olurken, esas kayıp borsada yaşandı.

-10 Kasım’ın düşündürdükleri...

Osmanlı İmparatorluğu'ndan yıkık dökük, demiryolları hariç, ki o da Ankara’nın doğusunda yoktu, altyapısı olmayan, çivi bile üretemeyen, harap olmuş bir ekonomi devralan Türkiye’ye, Cumhuriyet tarihi boyunca yıllık ortalama yüzde 4,9 büyümenin yetmediği apaçık görülüyor. Bunda Cumhuriyet döneminde yaşanan 16 ekonomik krizin de büyük etkisi olduğu kuşku götürmez. 

-Düşük enflasyon ve faiz neden önemli?

Enflasyon rakamları açıklandı. Tüketici fiyatları enflasyonu Ekim ayında yüzde 2 oranında arttı. Ekim ayı itibarıyla enflasyondaki yıllık artış ise yüzde 9,26’dan yüzde 8,55’e indi. Bunun geçici bir durum olduğunu Borsatek’teki bir önceki yazımda belirtmiştim. 4 Kasım’da açıklanan enflasyon rakamlarından önce 3 Kasım’da yazdığım yazıda, “enflasyon Ekim’de yüzde 8’e inse bile yıl sonunda çift haneyi görür” ifadelerine yer vermiştim. Hatta enflasyonun yüzde 8 olabilmesi için Ekim ayı enflasyonun yüzde 1,48 çıkması gerektiğini vurgulamıştım. Ekim enflasyonu yüzde 2 çıkınca yıl sonu enflasyonun çift hanelere yükselme ihtimali çok daha fazla güçlendi. Öyle ki Kasım ve Aralık aylarında enflasyon sıfır olsa bile yıl sonuna kalmadan Kasım’da yüzde 10,14 ile iki aylık bir aranın ardından yeniden çift hanelere dönülecek. Aralık’ta ise yüzde 10,59 rakamına ulaşılacak.

-Enflasyon Ekim’de yüzde 8’e inse bile yıl sonunda çift haneyi görür

Türkiye’nin ekonomide en önemli sorunlarından biri de enflasyondur. Öyle ki Cumhuriyet tarihi boyunca enflasyonda bir türlü istikrarı yakalayamadık. Özellikle petrol krizlerinin hakim olduğu 1970’li yıllardan sonra, olağanüstü hızla yükselen petrol fiyatları, ekonomiyi hızla bozdu ve enflasyonu yüzde 70-80’lere çıkardı. Petrol krizi o kadar etkilideki 1978 sonrasında ülkede gaz, yağ kuyrukları başladı. Bunu, 1974’de yapılan Kıbrıs Barış Harekatı ve ardından yaşanan ambargoların etkilediği de kesindir. Hatta Kıbrıs müdahalesinin enflasyona yansımasının 20 puanı bulduğu yönünde iddia ve çalışmalar da bulunmaktadır. Tabii daha sonra anlaşıldı ki bunun Ecevit hükümetini devirmeyi amaçlayan siyasi sebepleri de vardı. Hatta büyük sermayenin bu şekilde hareket ettiği sonradan anlaşıldı.

-İki trilyon dolarlık yatırımın karşılığı bu olmamalı…

Ekonomide büyüme modellerinde sıkça kullanılan bir katsayı vardır. Sermaye/hasıla katsayısı. Katsayının mantığı şuna dayanıyor; bir ekonomideki çıktı (gayri safi yurt içi hasıla) o ekonominin toplam sermaye stokuna bağlıdır. Yani Almanya 3,7 trilyon dolarlık bir ekonomi, İtalya 2 trilyon dolarlık bir ekonomiyse, Almanya’nın toplam sermaye stoku (tüm üretim tesis, araç, gereç ve altyapısının değeri, kapasitesi), İtalya’nın yaklaşık iki katıdır. Bir diğer ifadeyle Almanya, bu kapasiteye ulaşmak için geçmişten günümüze olan süreçte İtalya’nın iki katı yatırım (sermaye stokuna eklenen değer) yapmıştır.

-Hititlerden Osmanlı’ya bu toprakların en başarılı dönemi Cumhuriyet’tir

Öncelikle belirtmekte fayda var, Hititlerden Osmanlı’ya bu toprakların en başarılı dönemi Cumhuriyet dönemi, en başarılı devleti de Türkiye Cumhuriyeti’dir. 96 yıllık süreçte ülkenin nereden nereye geldiğini göz önünde bulundurduğumuzda bu net olarak ortaya çıkıyor. Cumhuriyet sayesinde bu topraklar gıda güvencesine kavuşmuş, açlıktan, kıtlıktan kurtulmuştur. Daha başarılı olabilir miydi denirse tabii ki olabilirdi. 1927, 1932, 1935, 1940, 1941, 1943, 1944, 1945, 1949, 1954, 1979, 1980, 1994, 1999, 2001 ve 2009 yıllarında ekonomide 16 defa küçülme yaşanmasaydı. 5 yılı İkinci Dünya Savaşı dönemine rastlayan ekonomik küçülmelerin götürdükleri, 1924, 1925, 1926, 1928, 1929, 1933, 1936, 1946, 1948, 1951, 1952, 1953, 1966 ve 2011 yıllarında gerçekleşen 14 çift haneli büyümeyle büyük ölçüde telafi edildi.

-Vergi sistemimiz hem yetersiz hem adaletsiz…

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Ülke olarak olağanüstü adaletsiz bir vergi düzenine sahibiz. İlkin bunu kabul edelim. Şunu da söyleyelim, bu sadece mevzuattan da kaynaklanmıyor. Eminim ülkemizde dünyanın en ayrıntılı vergi kanunları ve mevzuatı vardır. Bundan zerre kuşku duymuyorum. Çoğu işimizde olduğu gibi vergi sistemimizde de sorun mevzuatta değil, uygulamada. Maaş ve ücretliler üzerindeki yüksek vergi yükü adaletsizliğini önleyemiyoruz. Vergiyi tabana yayamıyoruz.

-Türk Ekonomisi 2019'u Nasıl Tamamlayacak?

Resim
Türk ekonomisinin 2019’u nasıl tamamlayacağını Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin yayın organı Ekonom Dergisi’nin 60’ncı (Ekim-Kasım-Aralık 2019) sayısında değerlendirdim.

-Ekonomide yaşananların maliyeti

Döviz kurlarında Nisan 2018 tarihinden itibaren başlayan yükselme, dalgalanma, dengesizlik, istikrarsızlık… adına ne derseniz deyin, Türkiye ekonomisini hemen her alanda büyük oranda olumsuz etkiledi. Ekonomi, küçülmeye başladı. İşsizlik, enflasyon, faiz oranları arttı. Maliyet yükselmeleri ve ekonomideki daralma nedeniyle ithalat azalırken, yine maliyetlere bağlı kar marjlarındaki düşüş ve yurt dışında yaşanan politika değişiklikleri nedeniyle ihracat da aşırı değersiz TL’ye rağmen yeteri kadar artmadı.

-Türk Ekonomisi Yılı Nasıl Tamamlayacak?

Değerli Borsatek okurları, bugünden itibaren sizlere ekonomiyle ilgili farklı bir bakış açısı içeren yazılarla ulaşmayı ümit ediyor ve merhaba diyorum. Ekonomide, 2018 ve 2019’u sıkıntılı geçirdik. Görünen o ki bu yılın kalan süresi de çok kolay olmayacak. Nisan 2018’de başlayan döviz kurlarındaki yükselmeyle birlikte ekonomik olarak zor bir sürece girdik ve hala girdaptan çıktığımız da söylenemez. Çünkü, döviz kurlarındaki dengesizlik sürüyor. Enflasyon yüksek. İşsizlik almış başını gidiyor. Ekonomi küçülmeye devam ediyor. Sorunun temelinde dolarize olmuş, üretim ve ihracat yerine, ithalata, inşaata dayalı, yanlış yapılandırılmış Türk ekonomisi var. O kadar ki ihracat yapmak için bile yüzde 60 oranında ithal ürün alıyoruz. 180 milyar dolarlık ihracat için, 108 milyar dolarlık ithalat gerekiyor.