Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-Venedik’te ölmek

Zifiri bir karanlık… Bir mağara gibi ıslak, nemli, serin… Yerin altındayım. Karanlıklarından yüzeye doğru çıkan, çok geniş olmayan, ancak bir iki kişinin sığabileceği toprak bir tüneldeyim. Uçuyorum. Arkamda hızla yaklaşan dev bir hamamböceğinden kaçıyorum. Benim iki katım büyüklüğündeki hamamböceğinin nefesini ensemde hissediyorum. İnanılmaz hızı ve korkunç yüzü beni korkutuyor. Uçtuğum halde koşarak bana yaklaşmasını önleyemiyorum. Bu karanlıktan çıkmam lazım. Çıkarsam kurtulacağım. Yakalanmadan çıkmak için bütün gücümle uçuyorum. Ne bitmez bir tünelmiş. Tek umudum, önümde herhangi bir engel olmaması ve ışığın zayıf da olsa görünmeye başlaması. Ya uçamazsam, bir engel çıkarsa korkusuyla uçmaya devam ediyorum. Kurtuluşa doğru gidiyorum.

-Tüketici güvensizliğinde 11 yıl 2 ay geride kaldı…

-Hanenin maddi durumu, genel ekonomik durum, işsiz sayısındaki düşüş, tasarruf etme ihtimali konularındaki beklentilerinde tüketici, iyimser değil, kötümser -131 aydır “iyimserlik sınırı” olan 100’ü geçemeyen  tüketici güven endeksi, Temmuz’da, Haziran’a göre 1,3 puanlık artışla 71,3 puana çıktı -2016 yılını 63,4 puandan kapatan endeks, Ocak 2017’ye 66,9 puanla başlamış, Şubat’ta 65,7 puana gerilemişti -Mart’ta 67,8’e, Nisan’da 71,3’e, Mayıs’ta 72,8 puana yükselen, Haziran’da 70 puana gerileyen endeks, Temmuz ayında yeniden geriledi -2006 Mayıs ayında 100,07’e, 2006 Haziran ayında 92,17’ye inen endeks, o tarihten bu yana 100’ü geçemedi -Tüketici Güven Endeksi 0-200 aralığında değer alabiliyor;  Tüketici Güven Endeksinin 100’den büyük olması tüketici  güveninde iyimser durum, 100’den küçük olması tüketici  güveninde kötümser durum olduğunu gösteriyor

-Enerjiyi doğru kullanalım Anadolu yıldızı sönmesin

Haziran ayında Enerji Günlüğü’nde yer alan “Türkiye yerli enerjiye neden mecbur?” başlıklı yazımızda, “neden yerli enerji” konusunu işlemiştik. İzninizle önce o yazıdan bir paragrafı buraya alıyorum.  “Bu ülkenin hızla yerli enerji kaynaklarına yönelmesi elzemdir. Kaybedilecek zaman da yoktur. Önümüzdeki 15 yılda enerji ithalatının 1 trilyon dolar olmaması ve ülkenin batmaması için yapılması gereken hızla yerli kaynaklara yönelmektir. Ama yerli kaynaklara yönelmek de ‘her ne pahasına olursa olsun’ anlayışıyla yapılacak bir şey değildir. Türkiye’nin en büyük zenginliği tarımsal ve turistik potansiyelidir, doğasıdır, topraklarıdır, meralarıdır, ormanlarıdır, akarsularıdır, gölleridir, denizleridir. Bunlara zarar vermeden, her türlü çevre önlemini alarak, gerekirse iki katı maliyetle enerji yatırımları yaparak yerli kaynaklara, özellikle yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmek zorundayız…”