Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-Yenilenebilir enerji tüketim artışında Türkiye dünya birincisi…

-Hidroelektrik dışındaki yenilenebilir enerji tüketimini 2007-2017 döneminde 33 katına çıkaran Türkiye birinci olurken, 31 katına çıkaran Çin ikinci, Romanya üçüncü, Güney Afrika dördüncü, Güney Kore beşinci oldu -Türkiye, 2007 yılında 0,2 milyon TEP olan yenilenebilir enerji tüketimini, 2017’de 6,6 milyon TEP’e çıkardı -Çin’in birinci, ABD’nin ikinci, Almanya’nın üçüncü sırada yer aldığı yenilenebilir enerji toplam tüketiminde ise Türkiye 13’ncü oldu

-Türkiye hızla yaşlanacak…

-TÜİK’in ana senaryosuna göre, halen 7,2 milyon olan 65 yaş ve üstü nüfus, 2023’de 8,9 milyona, 2040’da 16,4 milyona, 2060’da 24,2 milyona, 2080’de 27,4 milyona çıkacak -Toplam nüfus içinde 2018’de yüzde 8,7 payı olan 65 yaş ve üstü nüfusun oranı, 2080’de yüzde 25,6’ya yükselecek -65 yaş ve üstü nüfusun oranı tarihte ilk kez 2023’de yüzde 10’u aşacak -Buna karşın halen 19,2 milyon olan 0-14 yaş grubu çocuk sayısı, 2080’de 16,8 milyona düşecek -0-14 yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranı 2018-2080 döneminde yüzde 23,5’den yüzde 15,7’ye inecek -Nüfus yaşlanınca sosyal güvenlikte sorun başlıyor

-Suriyeliler bile bebek sayısındaki azalmayı önleyemedi…

-Son 3 yılda canlı doğan bebek sayısı 54 bin 231 azalmayla 2017’de 1,3 milyonun altına indi -Ekonomik krizin yaşandığı 2001 yılında 1 milyon 321 bin 890 olan canlı doğan bebek sayısı, 2003’de 1 milyon 193 bin 154’e kadar geriledikten sonra yeniden artışa geçerek 2008’de 1 milyon 281 bin 302’ye ulaştı -Suriye krizinin çıktığı, 2011’de 1 milyon 241 bin 412’ye kadar gerileyen canlı doğan bebek sayısı, krizin boyutlarının artması ve iç savaş haline dönüşmesi ve çok sayıda Suriyelinin Türkiye’ye sığınmasıyla 2012’de 1 milyon 283 bin 62’ye, 2013’te 1 milyon 291 bin 217’ye, 2014’de 1 milyon 345 bin 286’ya kadar yükseldi -2014’te, 2001’den bu yana ki en yüksek seviyeye ulaşan canlı doğan bebek sayısı, 2014’den beri gerilemeye devam ediyor -Türkiye net göç almaya devam ediyor. Net göç almasaydı 2017’de 865 bin 274 nüfus artışı yaşanacaktı. Türkiye’nin 2017’de 130 bin 380 net göç aldığı görülüyor

-Merkez Bankası faizi neden artırmadı?

-Banka, “ben faizleri zaten gereği kadar yükselttim, daha fazlasına gerek yok. Daha fazla faiz artırımı ekonomiyi fazla soğutur. Gelişmelere göre durumu değerlendiririm” şeklinde düşünüyor ve buna göre hareket ediyor -Merkez  Bankası, “para politikasında sıkı duruşun  kararlılıkla sürdürüleceği”  iddiasını faizi artırarak güçlendirmeliydi. Banka, geleceğe yönelik güçlü öngörülere göre hareket etmelidir - Hem büyüme hem istikrarı isteme özellikle dünyadaki ekonomik yavaşlama veya şimdi olduğu gibi döviz kıtlığı dönemlerinde mümkün değil. Bu ortamda büyümeyi değil istikrarı seçeceksiniz -Merkez Bankası, hem büyümeyi desteklemek istiyor hem de istikrar bozulmasın istiyor. Bunu gerçekleştirmesi imkansız gibi -Merkez Bankaları böyle bir ortamda ister istemez temkinli olmak, faizlerdeki değişikliği enflasyon görünümündeki iyileşme veya kötüleşme durumuna bağlamak, istikrarı korumak zorundadır

-Kur artışın reel kesime getirdiği yük 200 milyar lirayı aşacak

-Şubat ayında 222 milyar 746 milyon dolar olan reel kesim net döviz açığı, Nisan sonunda 220 milyar 970 milyon dolara geriledi -Nisan ayı net döviz açığı olan 220 milyar 970 milyon dolar, Mayıs, Haziran ve Temmuz’da aynı kalsa bile, bu açığın TL karşılığı, Mayıs ayında 991,9 milyar liraya, Haziran sonunda 1 trilyon 9,6 milyar liraya, 20 Temmuz itibarıyla 1 trilyon 62,6 milyar liraya çıkacak. -Böylece, TL cinsinden Şubat ayı sonunda 847,9 milyar lira olan reel kesimin net döviz açığı, 20 Temmuz itibarıyla, en azından Şubat ayına göre 200 milyar liranın üzerinde artmış olacak -2008’de 70 milyar 539 milyon dolar olan net döviz açığı, yüzde 213,3 artışla Nisan 2018’de 220 milyar 970 milyon dolara ulaştı

-Hidroelektrikte kullanılacak potansiyel çok ama önce çevre gelmeli...

-Dünya teknik hidroelektrik potansiyelinin yüzde 2’si, Avrupa potansiyelinin yüzde 18’i Türkiye’de -Yüzölçümü dünyanın yüzde 0,5’i, Avrupa’nın yüzde 8’i olan Türkiye’nin hidroelektrik potansiyeli kesinlikle göz kamaştırıyor -Yapılan bütün yatırımlara rağmen, hala 216 milyar kWh’lik teknik hidroelektrik kapasitesinin, yaklaşık 80 milyar kWh’si olan yüzde 37’sini kullanabiliyor -Bu oran, ABD’de yüzde 86’ya, Japonya’da yüzde 78’e, Norveç’te yüzde 72’ye ulaşıyor -ABD’deki oranı baz alırsak Türkiye en az 105,8 milyar kWh daha hidroelektrik kapasitesi geliştirebilir -Tabii hidroelektrik santrallerin çevreye verdiği zararın da  gözardı edilmemesi, çevrenin korunmasına büyük önem verilmesi bir zorunluluk - Çevrenin korunamamasının yol açacağı sorunlar o kadar büyük ki  enerji ihtiyacının maliyeti yanında önemsiz kalır -En başta da derelerin HES'lere kurban edilmemesi, özel sektöre peşkeş çekilmemesi, can suyu  bile bırakmayan mantığa bir son v erilmesi gerekiy

-Bütçede hedefe ulaşmak zor…

-Merkezi yönetim bütçesi yılın ilk yarısını 46,1 milyar liralık açıkla kapattı -Bu yıl 67 milyar liralık yıllık açık tahmininin yüzde 68,8’i ilk yarıda gerçekleşti -Yılın ikinci yarısında açığın 20,9 milyar lirada kalırsa hedef tutturulacak -İkinci yarıyılda uygulanan enflasyon farkları, maaş ödemelerini beklenenin çok üzerinde artıracağı için bütçeyi toparlamak zor olacak -Açığı kapatmanın yolu biri vergi gelirlerini artırmak, giderleri de kısmak -Giderleri azaltmada uygulanacak tek çözüm, yatırım harcamalarını kısmaktan geçiyor. Bunun yolu da büyük projeleri belli bir süre için ertelemek ve yatırım ödeneklerinin dondurmak

-Bu cari açığın kapanması zor…

-IMF’ye göre, 2018-2023 döneminde Türkiye, 266 milyar dolar cari açık verecek -Türkiye, bu açıkla, dünyada ABD, İngiltere, Hindistan, Kanada’nın ardından beşinci sırada yer alacak -Normal olarak çevireceği dış borçlara ilaveten 2023 yılına kadar Türkiye, 266 milyar dolar daha dış kaynak bulursa bu cari açığı karşılayabilir Ankara – 19.07.2018 – Türkiye, 2018-2023 döneminde 266 milyar 65 milyon dolar cari açık verecek. Bu açıkla Türkiye, dünyada ABD, İngiltere, Hindistan, Kanada’nın ardından beşinci sırada yer alacak.

-Türkiye’nin cari açıktaki karnesi zayıf…

-IMF verilerine göre, 2008-2017 döneminde, ABD’nin 4,4 trilyon dolarla birinci, İngiltere’nin 1,2 trilyon dolarla ikinci olduğu cari açık sıralamasında, Türkiye, ABD, İngiltere, Brezilya, Avustralya ve Kanada’nın ardından 437,4 milyar dolarla 6. oldu -Aynı dönemde Almanya 2,5, Çin 2,3, Japonya 1,3 trilyon dolar cari fazla verdi Ankara – 18.07.2018 – Ülkenin en önemli sorunlarından, hemen hemen bütün ekonomik krizlerin temelinde bulunan cari açıkta, 2008-2017 döneminde, Türkiye dünya altıncısı oldu.

-Dış borç sorunu: 362 milyar dolarlık anaparaya, 91 milyar dolar faiz…

-Mayıs 2018 sonrasındaki 116 milyar 469 milyon dolarlık kamu sektörü anapara borcuna 50 milyar 453 milyon dolar, 245 milyar 241 milyon dolarlık özel sektör borcuna 40 milyar 531 milyon dolar faiz ödenecek -İşin ilginç tarafı, faizin anaparaya oranı özel sektörde yüzde 16,5’de kalırken, kamu sektöründe yüzde 43,3’ü geçmesi gibi görünüyor

-Toplam borç stoku 1,2 trilyon dolar…

-Türkiye’nin bütün borçları, iç, dış, vatandaş, bankalar, reel sektör, devlet dahil 2017 yılı sonu itibarıyla 1 trilyon 208,5 milyar doları buluyor Ankara – 16.07.2018 – Türkiye’nin bütün borçları, iç, dış, vatandaş, bankalar, reel sektör, devlet dahil 2017 yılı sonu itibarıyla 1 trilyon 208,5 milyar doları buluyor. Kamu ve özel sektör dahil 2002 yılında 129,6 milyar dolar olan dış borç stoku, 2017 sonunda 453 milyar 284 milyon dolara, Mart 2018 itibarıyla da 466 milyar 657 milyon dolara yükseldi.

-Cari açık durdurulamıyor…

-Döviz kurlarındaki yükselişe rağmen, geçen yılın aynı ayına göre, Mayıs ayında hala yüzde 5,7 artış göstererek 7 milyar 341 milyon dolardan 7 milyar 759 milyon dolara çıkan dış ticaret açığı cari açığın en önemli sebebi olarak ortada duruyor Ankara – 13.07.2018 - Cari açık, Mayıs ayında yüzde 9,6 oranında artarak 5 milyar 369 milyon dolardan 5 milyar 885 milyon dolara yükseldi. Döviz kurlarındaki yükselişe rağmen, geçen yılın aynı ayına göre, Mayıs ayında hala yüzde 5,7 artış göstererek 7 milyar 341 milyon dolardan 7 milyar 759 milyon dolara çıkan dış ticaret açığı cari açığın en önemli sebebi olarak ortada duruyor. Mayıs ayında, 2017 yılının aynı ayına göre ihracat yüzde 5,3 artışla 13 milyar 582 milyon dolardan 14 milyar 306 milyon dolara, ithalat yüzde 5,7 artışla 20 milyar 923 milyon dolardan 22 milyar 65 milyon dolara yükselmişti. Nitekim Ocak-Mayıs döneminde dış ticaret açığı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41,4 artarak 24 milyar 896 milyon dolardan 35 milyar

-Milli gelir, yılı 794-812 milyar dolarla kapatacak…

-2017’de 851 milyar dolar olan, Mart ayı sonu itibarıyla son bir yıllık dönemde 883 milyar dolara ulaşan milli gelirde, dolardaki yükselme nedeniyle bu yıl dolar bazında en az 38-39 milyar dolarlık bir azalma olacak -Temmuz-Aralık döneminde dolar 4,80 lira olursa, geçen yıla göre, GSYH 38,7, 4,90 lira olursa 47,8, 5 lira olursa 56,6 milyar dolar gerileyecek Ankara – 11.07.2018 – Kısaca milli gelir veya yurtiçi hasıla olarak adlandırdığımız gayrisafi yurtiçi hasıla, doların durumuna göre yılı 794-812 milyar dolar arasında bir değerle kapacak. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2017’de 851 milyar dolar olan gayrisafi yurt içi hasıla, Mart ayı sonu itibarıyla son bir yıllık dönemde 883 milyar dolara ulaştı. IMF verileri, dolar kuru, dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre, milli gelirde, dolardaki yükselme nedeniyle bu yıl dolar bazında en az 38-39 milyar dolarlık bir azalma olacak. Azalma miktarını doların seviyesi belirleyecek. Temmuz-Aralık döne