Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-Merkez Bankası faiz indirmeli mi?

“Normal” batı kökenli bir sözcüktür. Anlamı da “alışılagelen, olağan, aşırılığı, eksikliği olmayan, ortalama durum” demektir. Bu anlamda, aşırılığı, eksikliği olmayan tabiri faizde normali anlatmakta öne çıkıyor. Ne olması gerekenden aşırı, yüksek ne de olması gerekenden eksik, düşük.

-Dolardaki artış, enflasyonun altında kaldı

Borsatek’te 29 Kasım tarihinde yayınlanan “Zayıf TL’ye rağmen ihracat yerinde sayıyor” yazıma, yıllardır finans sektörünün içinde bulunan değerli bir dostumdan itiraz gelmişti. 2018 yılının artısıyla eksisiyle tamamlandığını ve muhasebeleştirildiğini, o yıla artık bakmamak gerektiğini, 2019 yılında TL’nin “zayıf” olmadığını, tam tersine ihracatçının işçilik, enerji dahil maliyetleri “gerçek” enflasyonun çok üzerinde artmasına karşın, dövizdeki artışın çok sınırlı olması nedeniyle kar elde edemediği için ihracata yanaşmadığını söylemişti.

-Habire petrol buluyorsak rezervler neden hiç artmıyor?

İlginçtir belki de dünyada en çok “petrol bulundu”, “doğalgaz bulundu” haberi Türkiye’den çıkar. İnanmıyorsanız, arama motorlarından bir arama yapın. Açın interneti ve yazın adres satırına, “petrol bulundu”, “gaz bulundu” diye. Onlarca habere ulaşırsınız. Hem de ciddi kaynaklardan, yetkili isimlerden bile açıklamalara rastlarsınız bolca. Bu durum Türkiye için yeni de değil. Ben 1990 yılında gazeteciliğe başladığımda da vardı, şimdi de var. Hiç hız kesmedi. En istikrarlı haber serisi bu tarz haberlerden çıkar. Bir gazeteci olarak bu tarz işlerden her zaman “ekmek” yersiniz. Haberler bazen “Trakya’da zengin doğalgaz rezervlerine rastlandı” şeklinde, kimi zaman “Batman’da, Adıyaman’da yüksek graviteli petrole ulaşıldı” ifadeleriyle karşımıza çıkar. Ardından bulunan petrol veya doğalgazın muhtemel rezervine dair değerlendirmeler gelir. Sonra “ülke ihtiyacının şu kadarını karşılayacak” ya da “bulunan rezervin değeri 100 milyar dolar” iddiaları...

-Enflasyon yılı nasıl tamamlar?

Tüketici fiyatları Kasım ayında yüzde 0,38 arttı. Kasım ayı itibarıyla son bir yıllık enflasyon yüzde 10,56’ya yani Eylül’deki yüzde 9,26, Ekim’deki yüzde 8,55’in ardından tekrar çift haneli rakama çıktı. Nisan 2018’de döviz kurlarındaki yükselişle birlikte artmaya başlayan tüketici fiyatları, 2018 Eylül ayında uzun yıllardan sonra yıllık bazda yüzde 24,52’ye, Ekim ayında ise yüzde 25,24’e kadar çıkmıştı. Bu yıl Eylül ve Ekim aylarında, geçen yıl Eylül ayında yüzde 6,30’ü, Ekim ayında yüzde 2,67’yi bulan aylık enflasyon oranlarının devre dışı kalmasından dolayı, yıllık bazda tek haneli rakamlara yeniden inmişti. Baz etkisi kaybolunca enflasyon yeniden çift haneli rakamlara çıktı. Geçen yıl Şubat ayında yeniden yüzde 20’lerin altına gerileyen enflasyon, 2017 yılı Ağustos ayından bu yana, 2019 Eylül ve Ekim ayları hariç hep iki haneli rakamlarda devam etti.

-Büyümenin artıda kalması için son çeyrek büyümesi yüzde 2,53 olmalı

Türk ekonomisi, üç çeyrek süren küçülmesinin ardından nihayet büyümeyi yakaladı. 2018 yılı birinci çeyrekte yüzde 7,4, ikinci çeyrekte yüzde 5,6, üçüncü çeyrekte yüzde 2,3 olan büyüme rakamı, 2018 dördüncü çeyrekle birlikte negatife dönmüştü. 2018 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 2,8, 2019 yılının birinci çeyreğinden yüzde 2,3, ikinci çeyreğinde yüzde 1,6’yı bulan küçülmenin ardından bu yılın Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekte yüzde 0,9 büyümeye ulaştı. Dokuz aylık dönemde (Ocak-Eylül) ise yüzde 0,9 ile küçülme devam etti. Birinci ve ikinci çeyrek büyümelerinde yapılan güncellemenin dokuz aylık büyüme üzerinde fazla bir etkisi olmadığını vurgulayabiliriz. Çünkü birinci çeyrekte yapılan revize ile küçülme yüzde 2,4’den yüzde 2,3’e çekilirken, ikinci çeyrekte yüzde 1,5’luk küçülme yüzde 1,6’ya çıkarıldı. Bunun bir sonucu olarak güncellemeyle dokuz aylık küçülme, yüzde 0,89’dan yüzde 0,88’e indi.

-Zayıf TL’ye rağmen ihracat yerinde sayıyor

Borsatek’te 16 Kasım tarihinde yazdığım “Dolar ve Ekonomiye Etkileri” yazımda “Türk ekonomisinin en temel sorunlarından biri dış ticaret açığıdır. Öyle ki Türk ekonomisi 1946 yılından bu yana dış ticaret açığı vermektedir. Bu açık, turizm, navlun gibi hizmet gelirleriyle kapatılmaya çalışılsa da kapatılamamış ve ülkenin her zaman bir cari açık sorunu olmuştur” ifadelerine yer vermiştim. Bugün açıklanan Ekim ayı dış ticaret rakamları da bunu ortaya koyuyor. Ekim ayında ithalattaki yüzde 8’lik artışa karşın ihracat yüzde 0,1 geriledi. Ocak-Ekim döneminde ithalat yüzde 12,8 azalırken, zayıf TL desteğine rağmen ihracat sadece yüzde 2 arttı. Ocak-Ekim dönemindeki ihracat artışı ancak 2,8 milyar dolar oldu. İthalatta Ocak-Ekim dönemindeki 24,3 milyar dolarlık gerilemenin sebebi de belli. Ekonomideki daralma, dövizdeki yükselmeye bağlı olarak ithal malların fiyatında görülen aşırı artış...

-Ekonomide güveni sağlayamazsak işimiz zor…

Döviz kurlarında artışın başladığı Nisan 2018’de 100’ün altına inen ekonomik güven endeksi, 2019’un Ekim, Kasım aylarında yükselse de hala 91,3 ile 100’ün altında seyrediyor. Öncelikle ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olmasının genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olmasının ise kötümserliği gösterdiğini belirtelim. Bu durumda 91,3 ile iyimserliğin henüz sağlanamamış olduğunu da vurgulayalım. En son Mart 2019’da 100’ün üzerinde gerçekleşen ekonomik güven endeksi, 20 aydır kötümserlikle devam ediyor.

-Bankaya borçlar 585,4, dış borçlar 446,9 milyar dolar…

Ülkemizin ve bu ülke nüfusunun önemli bir bölümünün borç sorunu olduğu malum. Öyle ki borçlarda hem vade hem de faiz sorunu var. Vade kısa, faiz yüksek. Böyle olunca borcun çevrilmesi de sorun yaratıyor. Özellikle daralan ekonomide… Öncelikle dış borçlara baktığımızda, 2009 yıl sonunda 268,9 milyar dolar olan brüt dış borç stokunun, 2018 yılının Mart ayı sonunda 466,8 milyar dolarla rekor seviyeye yükseldikten sonra 2018 sonunda 448,6 milyar dolara indiğini, Mart 2019’da 452,3 milyar dolara çıkan brüt dış borçların, Haziran 2019’da 446,9 milyar dolara gerilediğini görüyoruz. Sonuç olarak dış borçlar, 9 yıl 9 ayda 178 milyar dolar arttı.

-IMF’e göre 2024’te dolar 7,74 olacak…

Döviz kurlarının özellikle de doların ekonomi üzerindeki etkileri malum. Nitekim bunu 2018 yılının Ağustos ayında net olarak gördük. Nisan 2018’de başlayan kurdaki yükselme, Ağustos 2018’de neredeyse Türk ekonomisini felç etmişti. 12 Ağustos 2018’de Asya piyasalarının açılmasıyla 7,23 liraya kadar yükselen dolar, Cumhurbaşkanlığı’nın “mevduat hesaplarına el konacağı” yönündeki söylentiyi yalanlanması, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun döviz swap işlemlerine sınırlama getireceğini açıklaması, Merkez Bankası’nın da piyasalara 10 milyar lira ve 6 milyar dolar kaynak kullandırdığını duyurmasının ardından 6,58 liraya kadar gerilemişti.