-TÜİK'e göre halkın yaşam koşulları iyi ama...
-Nüfusun 3’te 2’si borçlu, 5’te 2’sinin konutu yok
-Parasızlıktan 5’te 4’ü tatil, yarısı beklenmedik harcama yapamıyor
-4’te 3’ü yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını değiştiremiyor, 5’te 2’sinin
sızdıran çatı, nemli duvar, çürümüş pencere çerçeve sorunu var
-İzolasyondan dolayı nüfusun 5’te 2’si ısınamıyor
-Bütün bunlara rağmen, gelir dağılımında 0,002 puanlık bir iyileşme oldu
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırması, 2013”, bir önceki yıla göre, 2013 yılında bir miktar
iyileşme olduğuna dikkati çekse de halkın koşullarının sıkıntılarla dolu
olduğuna da vurgu yapıyor.
Gelir bölümü bir yana, nüfusun 3’te 2’si borçlu, 5’te 2’sinin kendine ait konutu yok. Parasızlıktan
5’te 4’ü tatil, yarısı beklenmedik harcama yapamıyor. 4’te 3’ü yıpranmış ve
eskimiş mobilyalarını değiştiremiyor. 5’te 2’sinin sızdıran çatı, nemli duvar,
çürümüş pencere çerçeve sorunu var. İzolasyondan dolayı nüfusun 5’te 2’si
ısınamıyor.
Fakat
bütün bunlara rağmen, gelir dağılımında 0,002 puanlık bir iyileşme oldu.
Araştırmaya göre, en zengin kesimin geliri, en yoksul kesimin
gelirinin 7,7 katını buluyor. Yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire
sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,6 iken, en düşük
gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6,1 oldu. Buna
göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik
gruba göre (P80/P20 göstergesi) 7,7 kat oldu. P80/P20 göstergesi kentsel
yerlerde 7,2 kırsal yerlerde ise 6,5 olarak hesaplandı.
Gelir
dağılımında bir önceki yıla göre 0,002 puanlık bir iyileşme oldu. Gelir
dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,002
puan düşüşle 0,400 (rakam azaldıkça
gelir dağılımı düzeliyor) olarak tahmin edildi. Bu rakam 2012 yılında 0,402
idi. Gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin grafik gösterimi olan Lorenz
eğrisinde Türkiye geneli için bir önceki yıla göre gelir dağılımında önemli bir
değişim olmadığı görüldü.
En zengin bölge İstanbul, en
yoksul bölge Güneydoğu Anadolu
Türkiye’de hanehalkı başına düşen
ortalama yıllık kullanılabilir gelir 29 bin 479 lira iken, ortalama yıllık
eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir 13 bin 250 lira olarak hesaplandı.
İstanbul Bölgesi 18 bin 248 lira ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge oldu. Bunu, 16 bin 294 lira ortalama
gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 6 bin
920 lira ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Toplam
gelir içinde maaş-ücret gelirleri en fazla payı aldı. Maaş-ücret
gelirleri yüzde 48,3’lük oranla toplam gelir içinde en fazla paya sahip oldu.
Bunu yüzde 19,7 ile sosyal transferler ve yüzde 19,6 ile müteşebbis gelirleri
izledi.
Sosyal transferlerin yüzde 92’sini
emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam
gelir içinde yüzde 18,2’lik paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde
1,5 olarak belirlendi. Müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 67,3’ü tarım-dışı
gelirlerden oluştu.
Nüfusun
yüzde 15’i yoksulluk sınırının altında kaldı
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir
medyan gelirinin yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 ve yüzde 70’i kullanılarak farklı
yoksulluk sınırları hesaplandı. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin
yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 15’i
yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk
sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,6 iken, kırsal yerlerde yüzde 14,3 oldu.
Sürekli
yoksulluk riski altında bulunanların oranı yüzde 13
Dört yıllık panel veri
kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk” oranı, son yılda ve önceki üç
yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanıyor.
Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan
gelirin yüzde 60’ı dikkate alınıyor. Buna göre, 2012 yılında sürekli yoksulluk
riski altında olanların oranı yüzde 16 iken, 2013 yılında bu oran yüzde 13
olarak hesaplandı.
Yaşam
koşulları
Kurumsal olmayan nüfusun;
Yüzde 39,7’si konutunda “sızdıran
çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri” sorunlar olduğunu
beyan etti.
Yüzde 42,2’si oturduğu konutta
“izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı.
Yüzde 65,4’ü hanesinin taksit
ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) olduğunu beyan
etti.
Yüzde 78,5’i “evden uzakta bir
haftalık tatili”, yüzde 49’u “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 75,5’i
“yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle
karşılayamadığını beyan etti.
Kendine ait konutta oturanların
oranı yüzde 60,7 oldu.
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı
karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4
tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk”
oranı, 2012 yılında yüzde 59,2 iken 2013 yılında yüzde 49,7 olarak hesaplandı.
Yorumlar
Yorum Gönder