-Ülkeyi demir ağlarla, elektrikli hatlarla yeniden örmeliyiz…
Merhum
Turgut Özal, demiryollarına, metroya karşı bir adamdı. Bunu da açık bir şekilde
söylerdi. Aslında, Atatürk’ten sonra demiryollarına karşı olmak merkez sağın
temel politikalarından biri oldu. Demiryolunu yanlış bir çıkarımla komünist işi
görüyorlardı. Demokrat Parti de Adalet Partisi de Anavatan Partisi de karayolu
yatırımlarına ağırlık verdi; demiryollarını ihmal ettiler.
Gazeteci
Muharrem Sarıkaya’nın 25 Ağustos 2004’te Sabah Gazetesi’nde yazdığı yazıda,
Özal’ın Ankara-İstanbul otobanı inşaatında yaptığı incelemede, “Edirne’den
otobana bineceksiniz, aynı hızla Adana’dan, Van’dan çıkacaksınız” dediğini
aktarıyor. Özal’ın, gazetecilerin, “İstanbul-Ankara demiryolu hattını
iyileştirip, Japonya ve Avrupa’da uygulamaya konulan hızlı trenlerle ne zaman
seyahat etmeye başlayacağız” soruları üzerine, bir anda yüzünün asıldığını ve “demiryolları
komünist işidir. Sizler de öylesiniz” yanıtını verdiğini iletiyor.
Ufak
bir araştırma yapmak bile demiryollarının komünist işi olmadığını ortaya
koymaya yeter. İlk demiryolu kapitalizmin ana vatanı İngiltere’de döşendi.
İngilizler, her zaman demiryollarına büyük önem verdiler. Sömürgelerinde bile
demiryolu yatırımlarını en öncelikli yatırımlar olarak gördüler. Bugün
Hindistan’da ülkenin en ücra köşesine bile demiryollarıyla gidiliyorsa bunu
başlatan İngilizler yüzündendir. İngilizler bunu Hindistan’a iyilik olsun diye
yapmadı. Hızlı ulaşım ekonomik çıktıyı artırır. Araştırmalar, ulaşım
yatırımlarının ekonomiyi doğrudan büyüttüğünü ortaya koyuyor. İngilizler şunu
da iyi biliyorlar; bir ülkeye sahip olmak için, en ücra yere bile hakimiyet
kurmak için önce ulaşmanız gerekir.
Ayşe
Hür, Radikal’de yayınlanan 8 Aralık 2013 tarihli yazısında Başbakan İsmet
İnönü’nün 30 Ağustos 1930 tarihli konumasını aktarıyor, “Ankara-Sivas arasını
on günden bir güne indiren işte bu demirlerdir. Kurak tarlalarla, kıraç ovalara
bolluk ve zenginlik getiren işte bu demirlerdir. Bu demir değil altın
yoludur”. İnönü’nün demiryollarıyla,
kısaca ulaşımla, ekonomik gelişimin bağlantısını iyi kavradığını gösteriyor.
Kovboy
filmlerinde sık sık görürsünüz. Amerika’nın batıda tam hakimiyeti
demiryollarıyla olmuştur. Demiryolu gelen kasabada belli bir kanun, düzen de
sağlanmıştır. Şerif, yargıç artık yalnız değildir, sıkıştıkları anda telgrafla
yardım isterler, demiryoluyla yardım en kısa zamanda gelir. Peki sormak lazım,
dünyada en uzun demiryolu hattı nerededir? ABD’de. Bu ülkede demiryolu uzunluğu
226 bin kilometre, ikinci sıradaki Hindistan’da 91 bin kilometre. Hindistan’ın
üç katı Çin’de 78 bin kilometre. Eski sosyalist ülke, ABD’nin iki katına yakın
yüzölçümü olan Rusya’da 84 bin kilometre. Demiryolları hani komünist işiydi…
Mevcut
iktidarın, en yerinde uygulamalardan biri de 2002’den bu yana demiryollarına
olumsuz bakmamasıdır. Nitekim, karayolu, otoyol, köprü yatırımlarının yanı sıra
demiryollarına da hızlı tren hattı olarak yatırım yapılıyor. Bütün eski
hatların yenilenmesi de gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar da sürüyor.
Yeterli
mi? Tabii ki değil. 2016 Programı’na bakalım. Öncelikle 1213 kilometre hızlı
tren hattı, 8 bin 903 kilometre konvansiyonel hat, 2 bin 369 kilometre tali hat
ve istasyon yolları olmak üzere 12 bin 485 kilometre demiryolu hattı Türkiye
büyüklüğündeki bir ülke için yeterli değildir. Türkiye’nin yarısından küçük
Almanya’nın 34 bin kilometre demiryolu uzunluğu, bizim hat uzunluğumuz yeterli
olmadığını gösterir de yeter sanırım. Üstelik toplam hat uzunluğunun sadece
yüzde 35’i sinyalli, yüzde 30’u elektriklidir… 2016 Programı’nda bile
“Türkiye’de hem demiryolu yoğunluğu hem mevcut demiryolları üzerindeki trafik
yoğunluğu yetersizdir. Ayrıca, Türkiye’de yüzde 30 olan elektrikli hat oranı,
yüzde 51 olan AB-28 (İngiltere dahil 28 üyeli Avrupa Birliği) ortalamasının
oldukça altındadır” denilmektedir.
2016
yılındayız, sorunu herkes biliyor, bu ülkenin artık altyapı işini tamamlaması
gerekir. Demiryollarını, karayollarını, limanlarını, havaalanlarını çağın
gereklerine uygun, yeterli kapasitelere ulaştırması bir zorunluluktur. Altyapı
tamam olmadan gelişmiş bir ülke olamayız. Yıllar önce bir yazıda okumuştum.
Türkiye ile Fransa arasında altyapı yatırım farkının 400 milyar doları
bulduğunu. Aradan geçen sürede altyapıda Fransa’ya ne kadar yaklaştık
bilmiyorum ama hala Fransa seviyesine ulaşmak için yüzmilyarlarca dolar yatırım
yapmamız gerektiği açıktır..
Onuncu
yıl marşında;
“Çıktık
açık alınla on yılda her savaştan,
On
yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta
bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir
ağlarla ördük Anayurdu dört baştan”
dendiği
gibi yeniden “demir ağlarla örmek lazım bu anayurdu dört baştan” ancak artık bu
çağda bu da yetmez, ana hatları hızlı tren hattı yapmak, çift hatlı, sinyalli,
elektrikli kısaca çağa uygun hale getirmek de lazım.
En
azından dördüncü büyük şehrimiz nüfusu 3 milyona, şehir merkezi nüfusu 2 milyona
yaklaşmış Bursa, ülke demiryolu ağına bağlanmalı, Edirne’den Kars’a hızlı
trenle gidilmelidir.
Metin
Türkyılmaz
31 Temmuz
2016
Enerji Günlüğü'nde çıkan yazı.
Yorumlar
Yorum Gönder