-Konutlarda elektrik tüketimi...
İlk televizyonu, Ankara’da, 1972 veya 1973 yılında,
6-7 yaşlarımdayken halamlarda gördüm. Hayran olmuştum. Televizyon sadece beni
değil, Türkiye’yi değiştirdi.
Televizyon yaygın değilken, yazlık sinemalara gidip
film seyrederdik. Biz çocuklar, çekirdek ve gazozla arada koştururduk. Arada
sırada büyüklerin sus işareti üzerine bir süre sessiz kalır, filmi izlemeye
başlardık.
Türk sineması altın çağlarını yaşıyordu. Oyuncular,
bir film çekiminden diğer film çekimine koşturuyordu. Televizyon hem yazlık
sinemaları hem de Türk sinemasını bitirdi. Türk sineması en az 20 yıl kendine
gelemedi.
Biz o zamanlar babamın öğretmenliği dolayısıyla köyde
yaşıyorduk. Şimdi tahmini zor ama o tarihlerde Türkiye’nin çoğu köyünde
elektrik yoktu. Hatta şehirlerin varoşlarında bile elektriksiz çok sayıda ev
vardı.
Yaz aylarında annem ve kardeşimle birlikte
anneannemlerin yanına Ankara’ya gelip en az 1 ay kalırdık. Babam Ankara’ya
gelince halamlara da giderdik. Televizyonla karşılaşmam böyle bir ziyarette
oldu.
Çok geçmedi, 1975 yılında babamın tayini dolayısıyla
Ankara’ya taşındık. Taşınmanın açtığı masraftan olsa gerek, Ankara’daki ilk
aylarımızda çoğu komşuda olduğu gibi bizim evde de televizyon yoktu. Önce
buzdolabı alınmıştı.
O yıllarda televizyon, buzdolabı almak o kadar kolay
da değildi. Bir televizyona bir öğretmen aylığı, bir buzdolabına iki öğretmen
aylığı vermek zorundaydınız.
Babam bir öğleden sonra eve televizyonla geldi.
Taksitle bir televizyon almış. Televizyon geldi ama yayın akşam 18’de
başlayacak. O gün akşamı zor ettim.
O akşamı hiç unutamam. Mahalledeki bütün
arkadaşlarımız bizim eve gelmişti. Öyle ki koltuk, sandalye yetmedi. Annem bizi
televizyonun önüne dörderli bir şekilde arka arkaya sıraladı. Hep beraber, “Çelik
Bilek” çizgi filmini, ikram edilen çayı içerek seyrettik.
Bütün bunları neden mi yazıyorum? Meskenlerde elektrik
tüketimiyle ilgili interneti biraz karıştırayım dedim, rastladıklarım beni
1970’lere götürdü...
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde, Esra
Kınık’ın Ocak 2008 tarihli “Türkiye’de Mesken Elektrik Talebi” başlıklı yüksek
lisans tezine ulaştım. Veriler tam da tahmin ettiğim gibi. Konutlarda elektrik
tüketimi çok hızlı bir şekilde artmış. Gelirdeki artışın çok üzerinde bir
artış.
Alt orta sınıf bir Türk ailesinde, 1970’lerde bir ütü,
bir buzdolabı, bir televizyon aldınız mı, her odada da bir ampul yanıyorsa
yeterliydi. Tabii buzdolapları tek motorluydu. No frost, derin donduruculu
falan da değildi. Çoğu evde çamaşır makinesi bile yoktu. Bulaşık makinesinin
yaygınlaşması çok sonradır.
Tabii bunları almak için evinizde elektrik de olması
gerekiyor.
Esra Kınık’ın yüksek lisans tezine göre, 1972 yılında
meskenlerde 1 milyar 386,9 milyon kilowattsaat (kWh), köylerde ise 145,8 milyon
kWh elektrik enerjisi tüketiliyormuş.
Hatırladığım kadarıyla bir dönem köylerde elektrik
aboneliği şehirdekinden farklıydı. Ortak kullanım yapılıyor ve hane başına
bölünüyordu. Köylerdeki ortak kullanım, 1984 yılında 1 milyar 167,5 milyon
kWh’ye çıktıktan sonra, mesken abone sistemine geçilmesiyle zamanla azaldı ve
1992 yılında tamamen sona erdi.
Meskenlerdeki elektrik tüketimi, 1990 yılında köy
ortak kullanımı dahil 9 milyar 162,3 milyon kWh’ye, 2000 yılında 23 milyar
887,6 milyon kWh’ye, 2014 yılında ise 46 milyar 190 milyon kWh’ye çıktı. Yine
2014 yılında Türkiye’de 255 milyar 490 milyon kWh elektrik tüketildi. Yıllık
programa göre, 2016 yılında toplam elektrik tüketimi 275 milyar kWh’ye
ulaşacak. Meskenlerin toplam elektrik tüketimi içinde, 2014 yılındaki yüzde
18,08’lik payı değişmediyse, 2016 yılında meskenlerde 49,72 milyar kWh elektrik
tüketilecek.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre,
Türkiye nüfusu yıl ortası olarak 1972 yılında 37 milyon 133 bindi. Nüfus,
1990’da 55 milyon 120 bine, 2000 yılında 64 milyon 269 bine, 2014 yılında 76
milyon 903 bine yükseldi.
Buna göre, 1972 yılında kişi başına meskenlerde, köy
ortak tüketimi dahil, yılda 41,28 kWh elektrik tüketildi. Bu rakam, 1990’da köy
ortak tüketimi dahil 166,22 kWh’ye, 2000’de 371,68 kWh’ye, 2014’de 600,63
kWh’ye çıktı. Yıllık programın, 2016 yılı nüfus ve toplam elektrik tüketimi
tahminleri esas alarak 2014 mesken payıyla yaptığımız hesaba göre, 2016 yılında
bu rakam kişi başına meskenlerde 632,9 kWh’yi bulacak.
Demek ki 1972 yılında 4 kişilik bir aile Türkiye
ortalaması olarak aylık 13,76 kWh elektrik tüketirken, 2014 yılında 200,21 kWh
elektrik tüketir hale gelmiş. 2016 tahminleriyle bu rakam, 211 kWh olacak.
Tüketim aile başına, 1972-2014 döneminde 14,55 kat arttı. 2016’yı da dahil
edersek bu artış kat olarak 15,33 kata çıkacak.
TÜİK verilerine göre, 1972-1990 döneminde kişi başına
milli gelir reel fiyatlarla yüzde 44,2 arttı. Bu artış, 1990-2000 döneminde
yüzde 17,3, 2000-2014 döneminde yüzde 45,5 oldu. Buna göre, 1972-2014
döneminde, reel fiyatlarla kişi başına gayri safi yurtiçi hasıladaki artış
yüzde 146,1’i buldu. Buna karşın, aynı dönemde meskenlerde elektrik tüketimi
yüzde 1355 artış gösterdi.
Şimdi ne diyelim? Elektrik tüketiminin artması normal
bir şey. Daha da artacak. Bir evde bir ütü, bir buzdolabı, bir televizyondan
nerelere geldik. Evlerde elektrik kullanmayan bir alet var mı? Üşenmedim evi
dolaştım elektrikli ne var diye. Laptoplar, tablet, cep telefonları, klimalar,
yazıcı, diafon, çok sayıda ampul (53 tane saydım iyi tarafı hepsi yanmıyor),
buzdolabı, fırın, mikrodalga fırın, su ısıtıcı, çöp öğütücü, bulaşık makinesi,
mikser, robot, blender seti, kızartma makinesi, elektrikli ızgara, yoğurt yapma
makinesi, televizyonlar, elektrik süpürgesi, elektrikli paspas, playstation,
koşu bandı, çamaşır makineleri, ütüler, traş makineleri, saç yapma makineleri,
saç kurutma makineleri... Liste uzayıp gidiyor. Sayısı belirsiz. Tabii hepsi
elektrik tüketiyor.
Tüketim artıyor da bunun bir bedeli de var. Elektrik
faturanızı elinize alın ve hesap edin, faturanız 80 liraysa bunu 15’e bölün,
1972 yılında olsaydınız ödeyeceğiniz elektrik fiyatını bulun. Unutmayın
ekonomide her refahın bir bedeli vardır.
Metin
Türkyılmaz – Enerji Günlüğü / 17 Ekim 2016
Yorumlar
Yorum Gönder