-Nisan yağmurları…
Bazıları
gibi, bahara, ilkbahara, Nisan ayına bir takıntım hiç olmadı. Nisan’ı ilkbahar
olduğu için değil, Nisan yağmurları, muhteşem gökkuşakları için severim. Bazıları
yağmuru eziyet görse de en azından gökkuşağının var olması için yağmura
katlanmak gerekir. Daha önce de yazmıştım asıl sevdiğim sonbahardır. Hüznü tercih
ederim.
Sosyal
biri olsam da hüzün ve yalnızlık beni büyüler. Kendine çeker. Belki de mesleğim
ve çalışma ortamlarım nedeniyle…
Yalnızlığa
da hep özlem duymuşumdur. Buna karşın yalnızlığı istediğim de şüphelidir.
Yalnız kalmak belki de bana göre değil. İnsan bir şeye ulaşamaz ve sürekli onu
ister ya… Aslında ulaşmak istediğinden değil, ulaşma ihtimali insanı cezbeder...
Ulaşılırsa özlem sona erer.
Ezelden beri bu güzel dünya ulaşılamayan,
kavuşulamayan ne aşklar görmüştür. Ulaşamayan aşıkların gözünde dünya da güzelliğini
yitirmiş, kahır yeri haline dönüşmüştür. Büyük hikayeler bunlardan çıkar.
Normal
olanı anlatarak hikaye yazamazsınız. Farklı bir şeyler olmalıdır. Çoğunluğun
yaşadığı ilginç değildir. Mutlu sona ulaşmak hikayeyi bitirir. Filmlerin mutlu
sonla bitmesi bundandır. Sinemayı yaratanlar bunu çok iyi kullanırlar. Filmin
sonu belirsizse bilin ki devamı çekilecektir.
Bir
yıl döngüsünün sonuna geliyoruz. Yeni bir başlangıç tabii ki 1 Ocak’ta olmamalı…
Kışın ortası niye yılın başı olsun ki? Yılbaşı ilkbaharla başlamalıdır. İlkbahardan
önce de bitmelidir. Batılıların mevsim ayrımı da bize çok uymuyor gibi. Bence
de bahar 1 Nisan’da değil, 21 Mart’ta başlıyor. Sonuçta bir aydan az bir süre
kaldı. Yeni bir doğuşa yeni bir canlanmaya… İster 21 Mart’ta başlasın, isterse
1 Nisan’da fark etmez, Nisan ayı her zaman baharın temsilcisidir.
Yedi
ulu ozandan biri Şah Hatayi, meşhur şiirinde diyor ya… Bahar olmazsa kırmızı
gül bitmez, kırmızı gül bitmezse dertli bülbül ötmez.
“Ezel
bahar olmayınca
Kırmızı
gül bitmez imiş
Kırmızı
gül bitmeyince
Dertli
bülbül ötmez imiş”
Bazı
şeyler için baharı beklemek gerekir. Bahar kelimesi gibi Hatayi de İran’ın
şahıdır.
Ben
ne bekliyorum ki bahardan. Kışın sona ermesini mi? Hüznün bitmesini mi? Hiç de
değil.
İlkbaharın
hüzünlü olmayacağının garantisi mi var? Ne diyor, Turgut Uyar, “Acıyor”
şiirinde;
“Tavrım
birçok şeyi bulup coşmaktır.
Sonbahar
geldi hüzün
İlkbahar
geldi kara hüzün”
Yorumlar
Yorum Gönder