-Roma hukukun temel prensipleri bile dünyaya yeter…

Hep anlatılır… Doğru mudur, yanlış mıdır bilinmez… Ama hukukun önemini ve ekmek kadar su kadar gerekli olduğunu ortaya koyması açısından son derece yerinde bir diyalogdur. 1740 yılında Prusya hükümdarı Büyük Frederick, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstünde durur ve değirmeni satın alarak yerine saray yaptırmak ister. Kral, değirmenin sahibini buldurur ve ona “arazine saray yaptırmak istiyorum” der. Fakat değirmenci, arazisini satmak istemez. Ne kadar fiyat artırsa da değirmenciyi ikna edemeyen Kral, “zorla alırım” deyince, değirmenci o ünlü sözü söyler: “Alamazsın! Berlin’de hakimler var”. Bunun üzerine Frederick, değirmene dokunmaz ve arazide kalmasına izin verir. Nasıl bir insandı bilinmez ama Frederick, bu davranışla gerçekten “büyük” olmuştur.
Bir başka büyük kral, İmparator I. Justinianos, 529-534 yılları arasında, 395 yılında Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu’nun bütün topraklarında Roma hukukunun uygulanmasını sağlamak ve imparatorluğu eski gücüne ulaştırmak amacıyla çalışma başlatmış ve Corpus Juris Civilis denilen külliyatta toplanmış. Böylece, I. Justinianos, hiç kuşkusuz, Milattan önce 753 yılında kurulan Roma'nın dünyaya bıraktığı en önemli mirası oluşturmuştur.
Almanya’da bundan 277 yıl önceki değirmencinin ve Büyük Frederick’in davranışı örnek alınsa, yine 1483 yıl önce İstanbul’da külliyat haline getirilen Roma hukukunun temel prensipleri tam uygulanabilse, dünyamız herhalde şimdikinde daha iyi olurdu. Kim ne derse desin, İstanbul’un önemi de buradadır. Napolyon, boşa dememiş; “Eğer dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu” diye…
Roma Hukuku’nun hala geçerliliği koruyan ve dünya üzerinde çoğu ülkenin hukuk düzeyinin üzerinde yer alan temel prensipleri, hukukun önemini anlatmaya yeter de artar bile:
Omnes homines aequales sunt (Bütün insanlar eşittir)
Nullum crimen, nulla poena sine lege (Kanunsuz suç, kanunsuz ceza olmaz)
Actori incumbit onus probandi (İspat yükü davacıya aittir)
In dubio pro reo (Şüpheden sanık yararlanır)
İnfinita aestimatio est libertatis (Özgürlüğün değeri sonsuzdur)
Iustitiae dilatio est quaedem negatio (Geciken adalet onun reddi demektir)
Leges ab omnibus intellegi debent (Kanunlar herkes tarafından anlaşılabilir olmalıdır)
Litorum usus publicus est (Kıyılar herkes tarafından kullanılabilir) 
Ne bis in idem crimen iudicetur (Aynı suça iki defa mahkûmiyet kararı verilemez)
Nihil iniquis venali iustitia (Satın alınabilen adaletten daha kötü bir şey olamaz)
Non servata forma corruit actus (Şekle uyulmamışsa muamele yıkılır)
Poena corporalis maior qualibet poena pecuniaria (Bedeni ceza her türlü para cezasından daha ağırdır)
Quilibet praesumitur bonus, usque dum probetur contrarium (Aksi kanıtlanıncaya kadar bir kimsenin iyi niyetli olduğu karinedir)

Yorumlar

  1. Vergi dairesinde çalışırken İngiltere'de mukim bir Türk vatandaşına tebliği gereken inceleme raporu ve vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliği gerektiğinde, tebliğ evrakının kişinin mukim olduğu ülke diline çevrilmesini anlamıştım ama tebliğ evrağının üstünüe eklenen ve kişiye yasal haklarının anlatıldığı, hukuki destek verileceğinin talep etmesi halinde avukat temin edileceğinin idarece taahhüt edileceğini anlayamamıştım. O güne kadar Türkiye'de mukim vergi mükelleflerine yaptığım tebligatlar ve tebligatı alanların başbaşa kaldıkları desteksiz durum her zaman vicdanımı sızlatmıştır. Aradan 15 yılı aşkın zaman geçti, ancak maalesef hala hukuku anlamak, tanımak, yücelterek hayatımıza dahil etmekten uzak ve kavga halinde olduğumuz için susuyorum...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?