-Türk sporunun kutup yıldızı Fenerbahçe, bu hale düşmemeli…


-Türkiye Kupası’nda, küçümsediğimden değil ama netice itibarıyla
bir semt takımı olan Ümraniye’ye iki maçta da 1-0 yenilip elenmek
nedir?
-Süper Ligde 18 maçta sadece 17 gol atıp, 17 puan toplayıp,
15’nci sırada yer almak nasıl açıklanabilir?
-Lig birincisi Başakşehir’den 21 puan daha az puan toplamak, dördüncü
Kasımpaşa’dan 20 gol daha az gol atmak nasıl başarılabilir?
-Birilerinin bütün bunların izahını yapması, hesabını vermesi gerekir
-Fenerbahçe, sıradan bir spor kulübü değildir. Sultan
2. Abdülhamit’in despot rejimine inat, rejime rağmen bir kez
değil, üç kez kurulmuştur
-Ambleminde Fenerbahçe’yi en iyi temsil eden unsur, palamut
dalıdır. Renkler içinde yükselen palamut dalı güç ve kudreti
sembolize eder ki, Fenerbahçe bunun hakkını tarihinin her
döneminde vermiştir
-Kurulduğundan bu yana, Türk sporunun kutup yıldızı olmuş,
her platformda büyük bir takıma yaraşır şekilde hareket etmiştir
-Fenerbahçe, “futbol bu dünyada var oldukça yaşayacak”.
Yeter ki Fenerbahçe’yi bugünlere getirenler bunun bilincinde
olsun


Ankara – 25.01.2019 –Yanılmıyorsam 1993 yılıydı ve Anadolu Ajansı’nın İstanbul Bürosu’nda ekonomi muhabiri olarak çalışıyordum. Eleme istatistikleri ve tur atlama olasılıklarıyla ilgili bir spor haberi yapmıştım. Hatta, yaptığım yanlış nedeniyle habere bir de düzeltme geçilmişti.
Spora her zaman ilgi duysam da o tarihten bu yana bu alanda yazmaktan hep çekindim.
2014 yılında, kulüp gelirlerini devletlerin gelirleriyle karşılaştırıp “Gelirde Galatasaray 13, Fenerbahçe 9 ülkeyi geçti” şeklinde bir haber yapana kadar da bu alandan uzak durdum. Ne kadar topa girmemeye gayret etsem de aptallıklara artık daha fazla dayanamıyorum.
Fenerbahçe’nin içler acısı durumu, bu yazıyı yazmaya beni mecbur etti.
Türkiye Kupası’nda, küçümsediğimden değil ama netice itibarıyla bir semt takımı olan Ümraniye’ye iki maçta da 1-0 yenilip elenmek nedir?
Süper Ligde 18 maçta sadece 17 gol atıp, 17 puan toplayıp, 15’nci sırada yer almak nasıl açıklanabilir?
Lig birincisi Başakşehir’den 21 puan daha az toplamak, dördüncü Kasımpaşa’dan 20 gol daha az gol atmak nasıl başarılabilir?
Birilerinin bütün bunların izahını yapması, hesabını vermesi gerekir.
Taraftara boş laflarla gelmesinler.
Yok efendim, “kulüp borç batağında, takım transfer yapamıyor onun için bu halde” demesinler.
Bahane üretmesinler.
Yönetime gelen adı üstünde yönetir, sorunları çözer, çare bulur. Boş boş beklemez.
Bugün dünyada sorunsuz kulüp mü var?
Bu takım, hemen hemen aynı kadroyla, geçen yıl, ligi ikincilikle bitirmedi mi?
Ne değişti?
Bu futbolcular, süper lig oyuncuları değil mi?
Ümraniye yenilemez armada mı?
Ümraniye, TFF 1. Lig’de 5 kez yenilmiş, 4 kez berabere kalmış, 9 kez kazanmış, 31 puanla 6. sırada.
Çok uzağa gitmeyelim Fenerbahçe’yi iki maçta da yenip eleyen Ümraniye, 20 Ocak’ta, geçen Pazar günü, kendi sahasında Altay’a 3-2 yenilmiş. Yani yenilmez armada değil.

-Fenerbahçe’yi bu duruma düşürenler Fenerbahçe tarihini okumalı

Bence Fenerbahçe’yi bu duruma düşürenlerin, en başta da futbolcuların Fenerbahçe tarihini okumalarında büyük fayda var. Okusunlar ki o formanın ne demek olduğunu, neyi gerektirdiğini algılasınlar.
Öncelikle, hep denir ya futbol sadece futbol değildir diye.
Her büyük takımın bir geçmişi, bir gelecek hayali, bir hedefi vardır. Geçmişi kimse unutmasın, gelecekten de vazgeçmesin.
Fenerbahçe de sıradan bir spor kulübü değildir.
Kelimenin tam anlamıyla büyük bir kulüptür.
Sultan 2. Abdülhamit’in despot rejimine inat ve rejimin bütün baskılarına rağmen bir kez değil, üç kez kurulmuştur.
Devrilmekten korktuğu için Türklerin dernek kurmasına izin vermeyen Sultan 2. Abdülhamid’in hışmından korunmak için İngilizce Black Stockings FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) adıyla 1897’de kurulan ilk Fenerbahçe, kapatılmıştır.
Aynı gençlik grubu tarafından, o dönemde şimdiki Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nun karşısında bulunan Hurşit Ağa’nın kahvehanesinde düzenli yapılan toplantıların ardından, 1902’de Kadıköy Futbol Kulübü adıyla yeniden kurulmuştur.
Tekrar kapatılmıştır.
1907’de, Moda Beşbıyık Sokak 3 numaralı evin selamlık katından yapılan toplantıda Fenerbahçe Futbol Kulübü olarak bir kez daha kurulan Fenerbahçe, amblemini Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, forma renklerini ise Fener Bahçesi’nde ilkbaharı müjdeleyen papatyaların sarısı ve beyazından almıştır.

-Tescil edilen ilk Türk takımı

Sultan 2. Abdülhamid’in devrilmesi ve 2. Meşrutiyet’in ilanının ardından 1908 yılında kuruluşu tescil edilen ilk Türk takımı olan Fenerbahçe, ilk renkleri olan sarı beyazı, 1909’da sarı laciverte çevirmiştir.
Kapatılmaktan Sultan 2. Abdülhamid’in devrilmesinden sonra kurtulan Fenerbahçe, belki de bu yüzden Fenerbahçe Cumhuriyeti olarak anılır. Öyle ki ta kuruluşundan bu yana despotizme karşıdır, demokrasiden ve cumhuriyetten yanadır. Her ne kadar cumhuriyetten önce kurulmuş olsa da bir cumhuriyet değeridir.
Ambleminde Fenerbahçe’yi en iyi temsil eden unsur, palamut dalıdır. Renkler içinde yükselen palamut dalı güç ve kudreti sembolize eder ki, Fenerbahçe bunun hakkını tarihinin her döneminde vermiştir.

-Kurulduğunda bu yana Türk sporunun kutup yıldızı

Kurulduğundan bu yana, Türk sporunun kutup yıldızı olmuş, her platformda büyük bir takıma yaraşır şekilde hareket etmiştir. Sadece Futbol A takımının 1911’den günümüze kadar kazandığı 67 kupası bunu anlatmaya yeter de artar bile.

-İlk şampiyonluk 1911-1912 sezonunda

1911-1912 sezonunda hiç yenilmeden şampiyon olmuş ve futbolda İngiliz ve Rum takımların hakimiyetine son vermiş, Türk takımlarının şampiyonlukları dönemini başlatmıştır.

-Şampiyon olunca ilk iş lokal kiralamak

Şampiyonlukla gelirleri artınca ilk iş olarak Altıyol’da kulüp Lokali kiralanmıştır.
Kiralık lokali bile olmayan kulübün, şampiyon olan futbolcularını, şimdikilerle kıyaslayınca, kimin kelimenin tam anlamıyla “sporcu” kimin “oyuncu” olduğu daha iyi anlaşılır sanırım.
Kulüp adını, 1912’de diğer spor dallarında da faaliyetler başlayınca, Fenerbahçe Futbol Kulübü’nden Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürmüştür.

-Kurtuluş Savaşı’nda sahada savaşan Fenerbahçe

Kurtuluş Savaşı’ndaki işgal yıllarında İstanbul’da Kuvayı Milliye ruhunu sahalara yansıtan Fenerbahçe, bu dönemde işgal takımlarıyla oynadığı 50 maçın sadece 2’sinde yenilmiş, 41’ini kazanmış, 7’sinde berabere kalmıştır. Sonuçta 1910’lu yıllarda en fazla 2 bin seyirciye oynayan Fenerbahçe, halkın gurur kaynağı olmuş, 1919-1920’li yıllarda o zamanlar için rekor sayılan 6-7 bin seyirciye ulaşmıştır.

-Borges’in dediği gibi

Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’in İrlandalı şair Yeats için söylenmiş çok güzel bir sözü vardır, Yeats’in şirinin büyüklüğünü anlatmak için Borges, “İngiliz dili var oldukça yaşayacak” der. Fenerbahçe de “futbol bu dünyada var oldukça yaşayacak”. Yeter ki Fenerbahçe’yi bugünlere getirenler bunun bilincinde olsun.

-Atatürk, daha 1918’de geleceği görmüş

Şu andaki yöneticiler ve futbolcular değil ama Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, daha 1918 yılında o bilinçteydi.
3 Mayıs 1918’de Anafartalar Kahramanı olarak Fenerbahçe’yi ziyaret edip, hatıra defterine,
“Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim” ya da
günümüz Türkçesiyle “Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları tebrik etmeyi görev edinmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir” yazmıştır. Kulüpten ayrılırken de “Fenerbahçe’ye sonsuz muvaffakiyetler (başarılar) dilerim” demiştir.
Herkes Atatürk’ün görev bilinciyle hareket etse herhalde Fenerbahçe de bu durumda olmazdı.
Kaynak: Fenerbahçe Spor Kulübü web sayfası.

Yorumlar

  1. Metinciğim bir GS taraftarı olarak şunları paylaşmak istedim;
    1- GS'ın Ankaragücü maçına ilk onbirde sadece bir yerli(Sinan GÜMÜŞ) oyuncu ile çıktı, Akhisarspor Beşiktaş maçında yabancılarını sayamadı, hükmen mağlup oldu(zaten maçtada yenilmişti), bu konular spor medyasının gündemini hiç işgal etmedi...
    2- FB' küme düşmeli çünkü, her sezon altı puan verdiğimiz takım şampiyon olamıyor ama övünüyor, FB küme düşerse altı puanı kendi hanemize yazabilir, belki şampiyon olabiliriz,(Tabi GS'ın stadında şampiyonluk kupası alabilmek için FB olarak daha çok çalışmanız lazım...)
    3- Bu durumda, FB kadrosundaki genç oyuncu Ömer Faruk BEYAZ'ı sahaya sürmemek dışında pek başarısız sayılmaz sanırım...
    4- Bu arada Uruguay'dan hem kaleci Muslera'yı hemde sığırları aldık. Futbolda Uruguay'ı, tarımda Hollanda ve İsrail'i geride bırakacağımız günleri görmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fenerbahçe'nin düşmemesini bizzat Galatasaray'ın istemesi gerekir. Fener yoksa Galatasaray'ın bir hükmü kalmaz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?