-Ekonomik kriz, 2023 hedeflerini de vurdu




-IMF tahminlerine göre, 2023’de GSYH, 1 trilyon 44,1 milyar
dolara, kişi başına GSYH 11 bin 994 dolara çıkacak
-Türkiye’nin dünya ekonomisinde satın alma gücü paritesine göre
olan payı 2023’deyüzde 1,57, toplam yatırımlar 243,9 milyar dolar,
toplam tasarruflar 221,2 milyar dolarda kalacak. Devlet harcamaları
355,2 milyar dolara yükselecek
-Tabii ekonomik kriz, 2023’de ulaşılabilecek rakamları da olumsuz
etkiledi kıldı
-Eğer kriz yaşanmasaydı ve 2017 ekonomik dengesi 2023’e kadar
devam ettirilebilseydi, 2017-2023 arasında da yüzde 5 ortalama
büyüme tutturulabilseydi, GSYH 2023’de 1 trilyon 289,4 milyar dolar,
satın alma gücü paritesiyle GSYH de 3 trilyon 309,9 milyar dolar
olacaktı
-Bu durumda 2023 milli geliri 14 bin 812 dolar, satın alma gücü
paritesiyle 38 bin 22 doları bulacaktı

Ankara – Metin Türkyılmaz - Ekonomik kriz, 2023 hedeflerini de vurdu. Serbest piyasada, 2018 Mart ayı sonunda 3,966 lira olan dolar kurunun Nisan ayıyla birlikte yükselişe geçmesine,  2018 Ağustos ayı sonlarında 7,25 liraya kadar çıkmasına yol açan dalgalanma, ekonomideki bütün dengeleri alt üst etti. Döviz kurlarındaki yükseliş, ithal malların fiyatını olağanüstü artırdı. Enerjide neredeyse tamamen, ilaçta, gübrede, yem girdilerinde, yağ bitkilerinde, başta metaller olmak üzere hammaddelerde, ara mallarında büyük oranda dışa bağımlı Türk ekonomisi bundan çok kötü etkilendi. Üretim maliyetlerine bağlı olarak enflasyon yükseldi. Enflasyondaki yükselişe bağlı olarak faizler yükseldi. Dövizdeki yükselişi sınırlamak ve piyasa faizlerine yaklaşmak için gecikmeli de olsa Merkez Bankası faizleri artırdı ve politika faizini yüzde 24’e çıkardı. Merkez Bankası’nın hızlı hareket etmemesi güvensizlik yarattı ve faizleri daha da artırdı ve kredi faizleri yüzde 40-45’lere çıktı. Döviz kurları zor da olsa belli bir oranda kontrol edilirken, dolar kuru 5,2 liralara kadar indi. Ekonomiye olan güvensizlik, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze alımı, bunu bağlı olarak Türkiye’nin F-35 beşinci nesil savaş uçağı programından çıkarılmakla tehdit edilmesi ve uçakların tesliminde yaşanan sorunlar, ABD’nin, 7 ülkeyle birlikte Türkiye’nin de yararlandığı İran’a ambargoda muafiyetleri kaldırma kararı ve yerel seçim sonucu tartışmaları gibi nedenlerle tekrar yükselen kurlar, şu sıralar 6 lirayı aştı.
Ekonomide yaşanan olumsuzluklar doğrudan büyümeye de yansıdı. Sonuç olarak 2018’in üçüncü çeyreğinde büyüme hızı yüzde 1,5’e indi, dördüncü çeyrekte ise ekonomi yüzde 3 küçüldü. Böylece ekonomik kriz de resmen başladı. 2017’de yüzde 7,4 büyüme rakamı, 2018’de yüzde 2,6’da kaldı. Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre, 2019 yılında Türk ekonomisi yüzde 2,5 küçülecek.
Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) 2017 yılında 3,1 trilyon lirayken, 2018’de 3,7 trilyon liraya çıkmıştı. Bu rakam, 2019’da 4 trilyon lirayı aşacak. Buna göre, kişi başına 2017’de 38 bin 442 lira, 2018’de 45 bin 132 lira olan kişi başına milli gelir, 2019’da 48 bin 498 liraya çıkacak. Tabii bunlar cari rakamlar. Reel olarak hem ekonomi hem de kişi başına milli gelir azalacak.
Dolardaki yükseliş nedeniyle dolar cinsinden milli gelir rakamlarındaki düşüş çok daha fazla olacak. 2017 yılında 851,5 milyar dolar olan GSYH, 2018’de Türkiye İstatistik Enstitüsü’ne (TÜİK) göre 784 milyar 87 milyon dolara inmişti. Kişi başına milli gelir de 9 bin 632 dolar olmuştu. TÜİK, GSYH’yi dolara çevirirken, Merkez Bankası kurunu değil, dış ticarette TL bazında ithalatın dolar bazında ithalata bölünmesiyle bulunan kur olan 4,7201 lirayı esas almış ve GSYH dolar cinsinden yüksek çıkmıştı. IMF, TÜİK’in yaptığını yapmadı ve dolara çevirirken 2018 yılı ortalama Merkez Bankası kuru olan 4,8221 liraya yakın olan 4,8289 lirayı esas aldı ve GSYH’yi 766 milyar 428 milyon dolar, kişi başına milli geliri de 9 bin 346 dolar olarak açıkladı. Böylece, TÜİK ile IMF arasında GSYH’de TÜİK aleyhine 17 milyar 659 milyon dolarlık, kişi başına milli gelirde de 286 dolarlık bir fark oluştu.

-IMF’ye göre 2019’da ekonomi yüzde 2,5 küçülecek

IMF, 2019’da ekonominin yüzde 2,5 küçüleceğini hesap ederken, GSYH’nin 706,2 milyar dolara, kişi başına milli gelirin 8 bin 507 ineceğini de öngörüyor. Buna göre, GSYH, 2018’e göre, 60,2 milyar dolar, kişi başına milli gelir de 839 dolar daha azalacak. 2017-2019 döneminde GSYH’deki azalma 145,3 milyar doları, kişi başına milli gelirdeki düşüş ise 2 bin 30 doları bulacak.
            2017’de 851,5 milyar dolar olan GSYH, 2019’da 706,2 milyar dolara, 10 bin 537 dolar olan kişi başına GSYH 8 bin 507 dolara, yüzde 1,71 olan Türkiye’nin dünya ekonomisinde satın alma gücü paritesine göre olan payı yüzde 1,60’a, 263,7 milyar dolar olan toplam yatırımlar 172,8 milyar dolara, 217 milyar dolar olan toplam tasarruflar 178,6 milyar dolara, 288 milyar dolar olan devlet harcamaları 240,3 milyar dolara inecek.

-2023 kişi başına milli geliri 2013 ve 2014 rakamlarının altında kalacak

IMF tahminlerine göre, 2023’de GSYH, 1 trilyon 44,1 milyar dolara, kişi başına GSYH 11 bin 994 dolara çıkacak. Bu rakam 2013 yılında 12 bin 480 dolar olan kişi başına milli gelirin bile altında kalacak. Bir diğer ifadeyle 2013-2023 döneminde 10 yıllık geçen süreye rağmen, kişi başına düşen milli gelir 486 dolar azalacak. 2023’ün kişi başına milli geliri 2014 yılının 12 bin 112 dolar olan kişi başına milli gelirinin de altında kalacak. 2008 yılında bile kişi başına milli gelirin 10 bin 931 bin dolar olduğunu hatırlatmak gerekir.

-Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı yüzde 1,57’ye inecek

Satın alma gücü paritesiyle 2017’de 2 trilyon 185,9 milyar dolar olan GSYH, 2023’de 2 trilyon 778,9 milyar dolara ulaşacak. Ancak, Türkiye’nin dünya ekonomisinde satın alma gücü paritesine göre olan payı yüzde 1,71’den yüzde 1,57’ye inecek.
Buradaki asıl sıkıntı ülke ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki payının 2017-2019 döneminde sadece 2 yılda 0,11 puan, 2017-2023 döneminde ise 6 yılda 0,14 puan azalmasıdır.  Üstelik bu rakam, satın alma gücü paritesiyle milli gelirde söz konusudur. Cari milli gelirdeki paydaki azalma daha vahim bir hal almaktadır. Dünyada ülkeler arasında inanılmaz bir rekabet yaşanırken, her ülke bulunduğu yerden bir kademe bile inmemek için direnirken, Türkiye’nin ağırlığının azalmasının önemli bir sorun olduğunu görmemiz gerekiyor. Tabii yatırımlarda, tasarruflarda ve devlet harcamalarındaki gerilemenin de önemli bir refah kaybı olduğunu kabul etmemiz lazım. Olması gereken de daha az para harcayan bir devlet, daha az yatırım yapan, daha az tasarruf yapan bir ekonominin cazip bir tarafı olmayacağı, vatandaşlarına iyi imkanlar sunamayacağı, yeterince yabancı yatırım da çekemeyeceğini görmek gerekiyor.
2017 yılında 263,7 milyar dolar olan toplam yatırımlar, 2023 yılında, 243,9 milyar dolarla 2017’nin altında kalacak. 2017-2023 döneminde toplam tasarruflar ise 217 milyar dolardan 221,2 milyar dolara, devlet harcamaları ise 288 milyar dolardan 355,2 milyar dolara çıkacak. Devletin net borç stoku 2017-2023 döneminde, 190 milyar dolardan 246,3 milyar dolara, brüt borç stoku 240,6 milyar dolardan 288 milyar dolara yükselecek.
Yani yatırımlar düşecek, tasarruflar neredeyse yerinde sayacak, buna karşın devlet harcamaları, net ve brüt borç stoku artacak. Bu durumda ekonomi açısından istenen bir şey olmasa gerek.
2023’de Türkiye, yüzde 13’lük tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) enflasyonu ile enflasyonda çift hanelerden kurtulamayacak. İşsizlik yüzde 10,7 ile yine iki haneli olacak. Ki bu rakam da oldukça iyimser bir rakam. Çünkü son göstergeler işsizlikteki sorunun çok daha büyük olduğunu gösteriyor. Nüfus, 2018’e göre yaklaşık 5 milyon artışla 87 milyona çıkacak. Buna karşın, ekonomideki daralmaya koşut olarak 2017’de 47,3 milyar dolar olan cari açık, 2018’de 27,8 milyar dolara inmişti. Bu rakam, daralmanın devam edeceği 2019’da 5 milyar dolar cari fazlaya dönüşecek. 2023 yılında ise Türkiye, IMF tahminlerine göre 23,4 milyar dolar cari açık verecek. Görünen o ki Türk ekonomisi, 2023’de tek haneli enflasyon, işsizlik rakamlarından yine uzak olacak. Cari açığın azalmasını Türkiye için iyi kabul edemeyiz. Yazının baş tarafından da belirttiğimiz gibi üretim için gerekli hammadde ve ara mallarında dışa bağımlı, 100 birimlik ihracat yapmak için bile 60 birimlik ithalat yapmak zorunda olan bir ülke için cari açığın azalması ekonomik daralmaya işaret eder.

-Kriz olmasa milli gelir 245,3 milyar dolar daha fazla olacaktı

Tabii ekonomik kriz, 2023’de ulaşılabilecek rakamları da olumsuz etkiledi. Eğer kriz yaşanmasaydı ve 2017 ekonomik dengesi 2023’e kadar devam edebilseydi, 2017-2023 arasında da yüzde 5 ortalama büyüme tutturulabilseydi, GSYH 2023’de 1 trilyon 44,1 milyar dolar değil 1 trilyon 289,4 milyar dolar, satın alma güce paritesiyle GSYH de 2 trilyon 778,9 milyar dolar değil 3 trilyon 309,9 milyar dolar olacaktı. Bu durumda 2023 milli geliri 11 bin 994 dolar yerine 14 bin 812 dolar, satın alma gücü paritesiyle 31 bin 922 dolar yerine 38 bin 22 doları bulacaktı. Görüldüğü gibi, kriz nedeniyle GSYH, 245,3 milyar dolar, kişi başına milli gelir de 2 bin 818 dolar daha fazla olacaktı.
En büyük sorun da yatırımlarda, tasarruflarda ve devlet harcamalarında görülecek. Bu büyüme gerçekleşir, eğer 2017 ekonomik dengesi 2023’e kadar devam ettirilebilseydi 2023’de toplam yatırımlar 243,9 milyar dolar yerine 399,3 milyar dolar, toplam tasarruflar 221,2 milyar dolar yerine 328,5 milyar doları, devlet harcamaları da 355,2 milyar dolar yerine 436 milyar doları bulacaktı.
Tabii bunun olumsuz yönü de var. 2017 dengeleri 2023’de de sürdürülebilseydi, 2023’de net borç stoku 246,3 milyar dolar yerine 287,6 milyar dolar, brüt borç stoku 288 milyar dolar yerine 364,4 milyar dolar, cari açık ise 23,4 milyar dolar yerine 71,7 milyar dolar olacaktı.
Kriz Türkiye’nin milli gelirdeki sıralamasını da değiştirdi. 2017 yılında cari GSYH sıralamasında 17’nci olan Türkiye, 2018’de Hollanda ve Suudi Arabistan’ın gerisinde kalarak 19’ncu sıraya indi. Bu yıl, İsviçre’nin de gerisinde kalan Türkiye 20’nci sıraya inecek. Türkiye, 2020’de Suudi Arabistan ve İsviçre’yi geride bırakarak 18’nci sıraya çıkacak ve 2023’e kadar bu sıralamadaki yeri sürecek.

-Kriz olmasa Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı yüzde 1,87’ye
Çıkacaktı

Fakat hepsinden önemlisi, Türkiye’nin dünya ekonomisinde satın alma gücü paritesine göre olan payı yüzde 1,71’den yüzde 1,57’ye inmek yerine yüzde 1,87’ye çıkacaktı.
Maliyeti böyle hesaplamak, krizin, sadece gerçekleştiği yılları değil, sonraki yılları da büyük oranda etkilediğini görmek açısından çok önemlidir.

-Hızlı değil, ekonomik krize girmeden istikrarlı büyümek

Bundan dolayı hızlı değil, istikrarlı, ekonomik krize girmeden büyümek gerekiyor. Birilerinin dediği gibi büyümek, büyümek, büyümek değil, istikrar, istikrar, istikrar… Örneğin baz yılında 100 birim olan bir ekonomi 25 yıl boyunca yüzde 4 büyürse 266,6, yüzde 5 büyürse 338,6’ya çıkıyor. Aynı ekonomi 5 yıl yüzde 7 büyümenin ardından bir yıl yüzde 3 geriler, bir yıl da sıfır büyümeyle yerinde sayarsa 330,1’e, 5 yıl yüzde 8 büyür, iki yıl yüzde 3 geriler, bir yıl da sıfır büyürse 285,4’e ulaşabiliyor. Görüldüğü gibi istikrarlı bir şekilde ekonomik gerileme veya yerinde sayma yapmadan büyümek en karlısı. Tabii ki istikrarı bozmadan yüzde 5 yerine yüzde 7-8 büyüyorsanız en iyi o… Ama, Cumhuriyet tarihi bize gösteriyor ki Türkiye’nin uzun yıllar ortalaması olarak potansiyel büyüme oranı yüzde 5’i aşmıyor. Türk ekonomisi bazen çift haneli büyüse de kısa zamanda duvara tosluyor ve ekonomik krize giriyor. En iyisi makul ve istikrarlı büyüme… Bunu tutturan ülkeler var. Yıllarca ekonomik kriz yaşamadan büyüyen ülkeler var.
Ne diyelim, darısı ülkemizin başına…




5 Yıl Yüzde 7
5 Yıl Yüzde 8

Yıllık
Yıllık
1 Yıl Yüzde -3
2 Yıl Yüzde -3

Yüzde 4
Yüzde 5
1 Yıl Sıfır
1 Yıl Sıfır

Büyüme
Büyüme
Büyüme
Büyüme
Yıl
(Birikimli)
(Birikimli)
(Birikimli)
(Birikimli)
0
100,0
100,0
100,0
100,0
1
104,0
105,0
107,0
108,0
2
108,2
110,3
114,5
116,6
3
112,5
115,8
122,5
126,0
4
117,0
121,6
131,1
136,0
5
121,7
127,6
140,3
146,9
6
126,5
134,0
136,0
142,5
7
131,6
140,7
136,0
138,2
8
136,9
147,7
145,6
138,2
9
142,3
155,1
155,8
149,3
10
148,0
162,9
166,7
161,3
11
153,9
171,0
178,3
174,2
12
160,1
179,6
190,8
188,1
13
166,5
188,6
185,1
203,1
14
173,2
198,0
185,1
197,0
15
180,1
207,9
198,0
191,1
16
187,3
218,3
211,9
191,1
17
194,8
229,2
226,7
206,4
18
202,6
240,7
242,6
222,9
19
210,7
252,7
259,6
240,8
20
219,1
265,3
251,8
260,0
21
227,9
278,6
251,8
280,8
22
237,0
292,5
269,4
272,4
23
246,5
307,2
288,3
264,2
24
256,3
322,5
308,5
264,2
25
266,6
338,6
330,1
285,4

IMF, Nisan 2019 verilerine göre, Türkiye’nin 2017 ve 2018 gerçekleşme, 2019 ve 2023 tahmin olarak temel ekonomik göstergeleri şöyle:






Kriz






Yaşanmasaydı

Temel Göstergeler
2017
2018
2019
2023
2023 (xx)
Kayıp
GSYH (Milyar Dolar)
851,5
766,4
706,2
1.044,1
1.289,4
-245,3
SGP-GSYH (Milyar Dolar)
2.185,9
2.292,5
2.274,1
2.778,9
3.309,9
-531,0
KBMG (Dolar)
10.537
9.346
8.507
11.994
14.812
-2.818
SGP-KBMG (Dolar)
27.049
27.956
27.391
31.922
38.022
-6.100
SGP-GSYH (Dünya Payı-Yüzde)
1,71
1,70
1,60
1,57
1,87
-0,30
GSYH'de Toplam Yatırımların Payı (Yüzde)
31,0
29,2
24,5
23,4
31,0
-7,6
Toplam Yatırımlar (Milyar Dolar) (x)
263,7
223,7
172,8
243,9
399,3
-155,4
GSYH'de Toplam Tasarrufların Payı (Yüzde)
25,5
26,6
25,3
21,2
25,5
-4,3
Toplam Tasarruflar (Milyar Dolar) (x)
217,0
203,9
178,6
221,2
328,5
-107,3
TÜFE (Yılsonu-Yüzde)
11,9
20,3
15,5
13,0
11,9
1,1
İşsizlik Oranı (Yüzde)
10,9
11,0
12,7
10,7
10,9
-0,2
Nüfus (Bin Kişi)
80.811
82.004
83.023
87.051
87.051
0,0
Genel Devlet Toplam Harcaması (GSYH Payı-Yüzde)
33,8
34,8
34,0
34,0
33,8
0,2
Genel Devlet Toplam Harcaması (Milyar Dolar) (x)
288,0
266,9
240,3
355,2
436,0
-80,8
Genel Devlet Net Borç Stoku (GSYH Payı-Yüzde)
22,3
24,9
25,8
23,6
22,3
1,3
Genel Devlet Net Borç Stoku (Milyar Dolar) (x)
190,0
191,2
182,1
246,3
287,6
-41,4
Genel Devlet Brüt Borç Stoku (GSYH Payı-Yüzde)
28,3
29,1
29,9
27,6
28,3
-0,7
Genel Devlet Brüt Borç Stoku (Milyar Dolar) (x)
240,6
222,7
211,4
288,0
364,4
-76,4
Cari İşlemler Dengesi (GSYH Payı-Yüzde)
-5,6
-3,6
0,7
-2,2
-5,6
3,3
Cari İşlemler Dengesi (Milyar Dolar)
-47,3
-27,8
5,0
-23,4
-71,7
48,2

Kaynak: IMF Database Nisan 2019
(x): Toplam yatırım, toplam tasarruf, genel devlet toplam harcama, net ve brüt borç stokları, milli gelir oranları baz alınarak hesaplanmıştır.
(xx): “Kriz yaşanmasaydı 2023” sütunu, 2017 ekonomik göstergeleri baz alınarak, 2017-2023 arasında kriz olmaması, yüzde 5 ekonomik büyüme sağlanması halinde, ABD’de yaşanan enflasyon (deflatör-2017-2023 döneminde yaklaşık yüzde 13 olacağı tahmin ediliyor) nedeniyle dolardaki değer kaybı da dahil edilerek hesap edilmiştir. Doların alım gücündeki erimeyi gidermek için 2023 rakamı, ABD’de 2017-2023 döneminde gerçekleşeceği tahmin edilen yaklaşık yüzde 13 oranında artırılarak bulunmuştur.

Not: Ekonomi Muhabirleri Derneği "Ekonom" dergisi 59. sayı.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?