-Ticari Hayat gazetesine demeç verdim
Basın mutlaka dördüncü güç olmalı
Metin Türkyılmaz,
Türkiye’deki ekonomi haberciliğinin değişimini ve gelişimini gazetemiz okurları
için anlattı.
SEDA TOLMAÇ
Uzun yıllar Anadolu Ajansı’nda ekonomi
muhabirliği, ekonomi haberleri müdür yardımcılığı, ekonomi haberleri müdürlüğü
görevlerinde bulunan ve şu an basın danışmanlığı görevini sürdüren Metin
Türkyılmaz ile Türkiye’deki ekonomi haberciliğinin gelişimini ve değişimini
konuştuk.
Türkyılmaz,
Türkiye ekonomisindeki değişimin ve paranın insan hayatına hızlı bir şekilde
girmeye başlamasının ekonomi haberciliğini hızlı bir şekilde geliştirdiğini
söyledi. Dijital dönüşüm sürecinin ise hem ekonomiyi hem de tüm basını
değiştirdiğini ifade eden Türkyılmaz, basındaki dönüşümü anlattı.
Türkyılmaz ayrıca, gelişmiş ülkelerdeki habercilik anlayışı hakkında çeşitli bilgiler de vererek, Türk basınının gelişmesinde kamuoyunun önemli etkisi olduğunu söyledi.
Türkyılmaz ayrıca, gelişmiş ülkelerdeki habercilik anlayışı hakkında çeşitli bilgiler de vererek, Türk basınının gelişmesinde kamuoyunun önemli etkisi olduğunu söyledi.
Ekonomi haberciliği üzerine uzun yıllar
çeşitli kurumlarda görev yaptığınızı biliyoruz, sizi biraz daha yakından
tanıyabilir miyiz?
Üç çocuklu öğretmen bir baba, ev kadını
bir annenin ilk çocuğu olarak, 18 Şubat 1966 tarihinde Rize’de doğmuşum.
Babamın görev yaptığı Sivas’ın Divriği ilçesinin Şahin köyünde ilkokula
başladım. İlkokul 4’üncü sınıfta Ankara’ya taşındık. Tuzluçayır semtinde Piyale
Paşa İlkokulu’nu, Tuzluçayır Lisesi orta bölümünü, Abidinpaşa semtinde Başkent
Lisesi’ni bitirdim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu
Yönetimi Bölümü’nde okudum. Üniversite sonrası Anadolu Ajansı’na girdim. Bu
kurumun İstanbul Bölge Müdürlüğü ve Ankara merkezinde ekonomi muhabirliği,
Ekonomi Haberleri Müdür Yardımcılığı ve Ekonomi Haberleri Müdürlüğü
görevlerinde bulundum. Anadolu Ajansı’ndan 2 Ocak 2012 tarihinde emekli olmamın
ardından ara vermeden Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne Genel Başkan Danışmanı
olarak başladım. Halen bu kurumda Genel Başkan Danışmanlığı ve vekaleten Basın
ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevlerini yapıyorum. Öğretmenlik yapan eşim
Firdevs ile 1997 yılında evlendik. 22 Temmuz 1998 doğumlu Doruk adında bir
oğlumuz var.
Ekonomi haberciliğine geçiş yaparsak,
Türkiye’de ekonomi muhabirliği etkin olarak ne zaman başladı?
Türkiye’de ekonomi muhabirliğinin etkin
olarak başlaması 1980 yılında ‘24 Ocak Kararları’ ile başlamıştır. Çünkü o
kararlarla Türkiye ekonomisi dışa açılıyor. Geçmişte gündemimizde olmayan
Sermaye Piyasası Kurulu kuruluyor. Ekonomi ile ilgili ciddi bir değişiklik
meydana geliyor. O değişikliğin de halka anlatılması gerekiyor. Ekonomi
muhabirliğinin tüm basına yayılması 1980 yılından sonradır. 1980’den önce
ekonomi ile ilgili haberler olursa, bu haberler gazetelerin sendika
sayfalarında yer alırdı.
Türkiye’de ekonomi haberciliğine biraz
geç kalınmış, sizce bunun nedeni nedir?
Evet, geç kalındı. Türkiye’de ekonomi
haberciliği daha yeni başlamışken, Amerika, İngiltere gibi ülkelerde 100 yıl
önce zaten vardı. Çünkü bu ülkelerde 100 yıl önce borsa vardı, biz de yoktu.
Bizde borsa 1985’de kuruldu. Piyasa ekonomisinin kuralları 1980’e rastladığı,
kapitalist dünyanın temel parasal kurulları 1980’den sonra atıldığı için
ekonomi gazeteciliği de gecikti.
Türkiye’de ekonomi haberciliğinin ilk
örnekleri ne olmuştur?
Türkiye’de ekonomiyle ilgili ilk
gazeteler ticaret gazeteleridir. Örneğin İzmir Ticaret gazetesi 75, Ankara
Ticaret gazetesi 64 yıldır hayatını sürdürmektedir. Dediğim gibi yaygın basın
anlamında ekonomi gazeteciliği oldukça gecikti ve 1980 yılında 24 Ocak
kararlarının ardından başladı. Anadolu Ajansı Ekonomi Servisi de, bu dönemde
Nisan 1984’de kuruldu. Tabii gazeteler daha önce de ekonomi haberleri
veriyordu, ama ekonomi ile ilgili sayfalar 1980’den sonra oluşturulmaya
başladı. Gazetelerin ekonomideki gelişmelere paralel olarak sayfa sayıları da
sürekli arttı. Borsa, döviz, yatırım fonları, dış ticaret, yabancı sermaye,
bankacılıktaki, sigortacılıktaki, vergi yasalarındaki devrim niteliğindeki
düzenlemeler (KDV, ücretlilere vergi iadesi gibi) ve kurulan çok sayıda ekonomi
ile ilgili örgüt, dernek, kurum, kuruluşlarla ilgili haberler birkaç sayfaya
sığmaz oldu.
Paranın
daha fazla insan hayatına girmesi, Türkiye ekonomisindeki değişim ekonomi
haberciliğinin basında hızlı bir şekilde yer edinmesine neden oldu. Örneğin
bizim çocukluğumuzda hiç kimsenin babası gidip dolar almazdı. Tek yatırım aracı
vardı, o da altındı. Bankaya bile doğru düzgün para konulmazdı. Faiz oranları
enflasyonun altındaydı. Parayı bankaya koyduğunda zarar ederdin. Altına yatırım
yapardın, altın fiyatı da zaten bugünkü gibi yüksek değildi.
Türkiye’de ekonomi haberciliğinin
geliştiği yıllar, aynı zamanda yavaş yavaş dijital dönüşüme de geçilmeye
başlanan yıllardı. Peki, dijital dönüşüm genel anlamda basını nasıl etkiledi?
Dijital devrim dediğimiz olay, her alanı
büyük oranda etkiledi. Örneğin basın alanında Anadolu Ajansında o dönem
teleksçiler vardı. Muhabirler haberi yazar, teleksçiler de haberi teleksle
geçerdi. Fotoğraflar için de telefotolar vardı. Filmi banyo yapar, banyo
yaptıktan sonra telefotoya fotoğrafı takardın. Telefoto, o fotoğrafı tarar,
telefon hattı olan bir yerde görüntüyü iletirdi. Siyah-beyaz görüntü 7
dakikada, renkli görüntü 21 dakikada iletilirdi. Bununla birlikte faks da o
dönemin önemli bir teknolojik gelişmesiydi.
Benim
göreve ilk başladığım 1990’larda bilgisayarların hard-diski yoktu. Beyinsiz
bilgisayarlardı. Ancak ana bilgisayara bir şey saklayabilirdin. 20-30 sayfalık
yazıyı saklayabileceğin disklerin çıkması, o dönemde müthiş bir teknolojik
gelişmeydi.
Ama basını büyük oranda değiştiren internetin gelişimi oldu. Haber geçmek internet ile birlikte çok rahat bir hale geldi. Sosyal medyanın da devreye girmesiyle okuyucu da direkt haber muhabirine dönüştü. Okuyucu sürecin içinde aktif bir şekilde yer aldı.
İnternetin gelişimi bugün okuyucunun fikirlerini istediği şekilde aktarabilmesine imkan sağladı. Bir basın kuruluşuna olan ihtiyaç azaldı.
Ama basını büyük oranda değiştiren internetin gelişimi oldu. Haber geçmek internet ile birlikte çok rahat bir hale geldi. Sosyal medyanın da devreye girmesiyle okuyucu da direkt haber muhabirine dönüştü. Okuyucu sürecin içinde aktif bir şekilde yer aldı.
İnternetin gelişimi bugün okuyucunun fikirlerini istediği şekilde aktarabilmesine imkan sağladı. Bir basın kuruluşuna olan ihtiyaç azaldı.
Dijital dönüşümün bu şekilde hızla
ilerlemesi basın açısından ne gibi avantaj sağladı ve hangi dezavantajlara
neden oldu?
Dijital dönüşümün çok fazla avantajı ve
dezavantajı var. Aslında basın çalışanları için dezavantaj, basın patronları
içinse avantaj olan bir gelişme yaşandı. Eskiden haber servisleri çok
kalabalıktı. Muhabir sayısı çok fazlaydı. Ama bu muhabirlerin hepsinin işi
başından aşkındı. Muhabirin alanda olması lazımdı. Çünkü bilgiyi başka bir
yerden alamazdın. Ancak şimdi bu durum ortadan kalktı. Bilgiye rahatlıkla
ulaşır oldun. Sahada muhabire ihtiyaç kalmadı. Bu durum da muhabirin
dezavantajı oldu.
Ancak
dijital dönüşümün halk açısından da şöyle bir yararı oldu; tek bir gazeteden
bilgi almak zorunluluğu ortadan kalktı. Her yerden bilgi alabilirsin. İktidarda
olan bütün basını sustursa bile, sosyal medyayı susturamaz. Sosyal medyayı
susturamadığı için insanlar bilgiye her şekilde ulaşabilir.
Bir
de dijital dönüşümün şöyle bir etkisi oldu; eskiden 6 milyon küsur gazete
basılırdı. Ulusal basının tirajı 5 milyona yakındı. Ancak günümüzde bu tiraj
azaldı. Son öğrendiğim rakamlara göre gazete satışları 1 milyonda kaldı. Yani
koca ülkede 1 milyon gazete satışı var. Ama insanlar haber okuyor. 40 milyon
kişi gazeteyi internetten okuyor. Tüm dünyada gazete satışlarında bir düşüş
var. Kitap satışlarında düşüş var. Ama bu durum insanların kitap-gazete
okumadığı anlamına gelmez. İnsanlar okuyor, ama internetten okuyor.
Bu değişimler ekonomiyi nasıl etkiledi?
Her şey değişirken ekonominin bu
değişimden etkilenmemesi mümkün değil elbet. Ülke büyüyor, para kaynakları
artıyor. Üstelik bir kriz döneminden geçtiğimiz halde ülkenin büyümesi, para
kaynaklarının artışı devam ediyor. 70’lerin ekonomisi ile şimdinin ekonomisi
bir olmayacak. Çünkü dünya değişiyor. Örneğin insan hayatına internetle
birlikte ‘internetten alışveriş’ kavramı girdi. İnsanlar artık neredeyse sebze
ve meyvesini de internetten alacak. Bu nedenle dünya değiştiği için iktidar kim
olursa olsun ülke değişecek.
Ancak,
dijital dönüşüm ve buna bağlı olarak ekonomideki değişim bazı sıkıntıları da
beraberinde getiriyor. İnsanların borçları katlanarak artıyor. Eskiden bir hane
halkının borçlarına baktığınızda, borç yok gibi bir şeydi. Ama şimdi borcu
olmayan yok. 18 yaşındaki kişinin bile kredi kartı borcu var.
Peki tüm bu değişim ve dönüşümlerden
sonra basının nasıl olması gerekir?
Basın ister internet üzerinden ister
yazılı olarak var olsun, mutlaka dördüncü kuvvet olarak kalmalıdır. Yasama,
yürütme, yargı ve sonrasında basın birbirine hükmeden var olmalı. Çünkü bu
kuvvetler birbirine hükmederse, ülkede sağlam bir demokrasi kurulamaz. Yasama
ve yürütme iç içe geçmemeli. Yargı tamamen bağımsız olmalı. Basın da Türk
kamuoyu adına bu kuvvetleri denetlemeli.
Basın
bazen “Hep olumsuz haberler veriyorsunuz” diye eleştirilir. Ama olumlu olanı
yazmak, basının görevi değil. Zaten olumlu olan ‘olması gereken’ şeydir.
Basının görevi yanlışı yazmak ki, o yanlış düzeltilsin. Basın yanlışın üzerine
gitmeli ki, o yanlıştan dönülsün. Ve burada önemli olan toplumsal çıkar
olmalıdır. Yani, bir ülkede yolsuzluk, hırsızlık yoksa, ülke iyi yönetiliyorsa
bundan yarar sağlayan tüm toplum olur.
Diğer
yandan basın şuna dikkat etmeli; yanlışı söylerken nesnel bir şekilde
söylemeli. Yani karalayıcı olmamalı. Basın kemiksiz haber vermeli. Yorumsuz
haber vermeli. Yorum, köşe yazarlarının işidir. Örneğin Amerika ve Avrupa
gazeteciliği bu anlamda farklıdır. Orada haber nesneldir. New York Times ve
Washington Post’ta haber aynıdır. Haber değişmez. İki gazete haberi kendilerine
göre yazmaz. Köşe yazıları değişir elbet, ama haber nesnelliğini bozmaz. Her
yerde basının görevi bu olmalı.
Türk basınının bu şekilde gelişmesi için
ne yapılmalıdır?
Basında sendikal örgütlenme olmalı.
Muhabirin hakkı yenmemeli. Muhabir güçlü olmalı. Hiçbir muhabir tek başına
güçlü olmaz. Muhabirlerin maaşları arasında uçurum olursa, bu doğru olmaz. Oysa
sendikal örgütlenme olsa, herkesin iş güvencesi olur. Bu durum haberciliği de
etkiler. Mesela 212 Sayılı Basın İş Kanunu var. Basını neden ayırmışlar?
Örneğin
gazetecinin yaptığı iş karşısında parasal ödemesi yapılmazsa, günlük yüzde 5
faiz var. 1960’larda yıllık faiz 5 iken, neden günlük yüzde 5 faiz konulmuş?
Bunun sebebi, işveren muhabiri bir yöne yönlendirmek için baskı yapmasın. Yani
örgütlenme çok önemli. Bununla birlikte kamuoyunun basını yönlendirmesi çok
önemli.
Ülkemizde
olması gerektiği gibi bir basın olursa, bu demokrasiye büyük fayda sağlar.
Bütün gelişmiş ülkelerin basınına bakın; basın devlet başkanını, senatoyu da
eleştirir, ama hepsinin bir hukuki dayanağı var. Eleştirici sağlam gerekçelere
dayanıyor. Gelişmiş ülkelerin basınında kaynaksız haber yazılamıyor. Kaynaksız
haber yazdığında başın büyük derde giriyor.
Türk basınının da bu aşamaya gelmesi
mümkün mü?
Mümkün tabii ki, ama şu anda değil. Yani
bir zaman ve yaşanmışlık istiyor. Çünkü olumsuz yaşanan her şey, bize bir
tecrübe katıyor. Gelişmiş ülkelere baktığınızda 100 yıl önce gazeteler vardı.
Peki 100-150 yıl önce onlar doğru mu yapıyormuş? Hayır, onlar tecrübeleriyle
bugünkü aşamaya gelmişler. Biz yeni başladığımız için bu haldeyiz. Şu anda
bizde yaşananların hepsi geçmişte Almanya’da, Amerika’da, İngiltere’de
yaşanmış. Her biri bir tecrübe olmuş. Ve ülkeler değişmiş.
Bizde de bu değişimin olması mümkün. Bu
da az önce de bahsettiğim gibi kamuoyuyla olur. Kamuoyu basını hizaya
getirir.
Son olarak, fark yaratan bir habercilik
nasıl olmalıdır?
Habere farklı açıdan bakmak çok önemli.
Herkesin baktığı açıdan bakarsan, herkesin yaptığını yaparsın. Herkesin
yaptığını yaparsan, senin haberin bir özellik taşımaz. Okuyucu seni okuduğunda
farklı olan bakış açısını görmeli. Habere havadan bakmalısın, dipte
kalmamalısın. Başkalarının görmediği unsurları görürsen dikkat çekersin.
İnsanoğlu temelde farklı olana yönelir. Bu nedenle habercilikte farklı
unsurları görmen ve haberi farklı unsurlardan ele alman lazım. Bunun için de
öncelikle çok iyi haber okuyucusu olmak gerekir. Sonrasında ise iyi bir roman
ve öykü okuyuculuğu gerekir ki, haberi yazarken kelimeleri dans ettirebilesin.
29
Mayıs 2019
Yorumlar
Yorum Gönder