-Coronavirüs krizinin en az hasarla atlatılması için yapılması gerekenler
-Türkiye bu krize
çift haneli enflasyon, yüksek işsizlik ve yetersiz
ekonomik
büyümeyle yakalandı
-Bu yıl ekonomide küçülme olacağına yönelik tahminler de
yapılmaya başlandı
-Ekonomik paket, bütün işletmelerde istihdamı korumaya odaklı olmalıdır
-En son 2019 Aralık verilerine göre işsiz sayısı 4,4 milyon. Buna iş
aramayıp çalışmaya hazır ve mevsimlik çalışan 2,6 milyonu dahil
ettiğimizde işsiz sayısı 7 milyona ulaşıyor
-Artacak işsizliği düşürmek için kamuya en az 1 milyon kişi alınmalıdır
-Memur, işçi, emekli maaşlarına zam yapılmalı, en düşük emekli maaşı
asgari ücret düzeyine, muhtaçlık aylığı yaşanabilir seviyeye çıkarılmalıdır
-2020 bütçesi yeniden ele alınmalı, gerekli ve acil
olmayan harcamaların,
yatırımların
ödeneği iptal edilmeli, bu kaynaklar ekonominin ayakta
durması,
milletin bu krizi en az zararla atlatması için harcanmalıdır
-Şu
andaki önceliğimiz yatırım, büyüme değil, bu krizi sağ salim atlatmak
olmalıdır. Para
basmayla enflasyon yükselecekse varsın yükselsin.
Konumuz yüksek
enflasyon değil, ekonomide çarkların işlemesidir.
Bunu
sağlayamazsak bu krizi en az hasarla atlatamayız
Ankara – 30.03.2020 – Türkiye
ekonomisi, coronavirüs (COVID) salgınına çok kötü bir ortamda yakalandı. Salgın
hastalık krizine çift haneli enflasyon, yüksek işsizlik ve yetersiz ekonomik
büyüme ile girdi.
Madde madde sıralarsak;
Cari işlem açığı, yüksek özel
sektör ve bireysel borçluluk, tıkanan ihracat, durdurulamayan ithalat gibi
çeşitli sebeplerle kırılganlaşan ekonomik yapıya, 2018 Mart sonu Nisan ayı
başından itibaren başlayan döviz kurlarındaki yükselme darbe vurdu ve ekonomideki
bütün dengeleri alt üst etti. İşsizlik arttı, enflasyon yükseldi, ekonomi
2018’in son çeyreğinden itibaren küçülmeye başladı. Bu küçülme cari işlemler
açığını artıya geçirdi ama küçülen ekonominin getirdiği ithalat azalmasıyla
açık kapandığı da unutulmamalıdır.
-Büyüme, küçülmeye dönecek
Büyümeye bakıldığında, 2018’in
tamamında ekonomi yüzde 2,8 büyümüş olsa da son çeyrekte yüzde 2,8 küçülmüştü.
Bu durum 2019’un birinci (Ocak-Şubat-Mart), ikinci (Nisan-Mayıs-Haziran) çeyreklerinde
de devam etti. Ekonomi 2019’un birinci çeyreğinde yüzde 2,3, ikinci çeyreğinde
yüzde 1,6 küçüldü. Üçüncü çeyrekte (Temmuz-Ağustos-Eylül) yüzde 1 ile büyümeye
geçen ekonomi, 2019’un son çeyreğinde (Ekim-Kasım-Aralık) baz etkisinin de
katkısıyla yüzde 6 büyüdü. Neden baz etkisi? Çünkü 2017’nin son çeyreğinde 2009
fiyatlarıyla 464,5 milyar lira olan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2018’in
aynı döneminde 451,5 milyar liraya geriledi. 2019’un son çeyreğinde ise 478,4
milyar liraya çıktı. Eğer 2018’de son çeyrekte gerileme olmasaydı, ekonomi
yerinde saysaydı bile 2019’un son çeyrek büyümesi yüzde 3’de kalacaktı. Baz
etkisiyle bu büyüme, yüzde 3 yerine yüzde 6 oldu.
Bu yıl küçülme olacağına yönelik
tahminler de yapılmaya başlandı. Uluslararası derecelendirme kurumu Moody’s,
koronavirüs nedeniyle 2019 yılının Kasım ayında 2020 için yüzde 3 büyüme
öngördüğü tahminini yüzde 1,4 küçülme olarak revize etti. Kuruluş, 2021 yılında
da Türkiye ekonomisinin yüzde 0,8 büyüyeceği tahmininde bulundu.
Oysa, Türk ekonomisinin potansiyel
büyüme hızı yüzde 5’e yaklaşıyor.
-Enflasyon çift hanelerde
Enflasyona bakıldığında, 2017 yılı
tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 11,92 idi. Bu rakam 2018’de yüzde 20,30’a
çıktı. Enflasyonda 2019 yılı ise yüzde 11,84 ile tamamlandı. Oysa 2016 yılında
enflasyon yüzde 8,53 ile tek haneli rakamdaydı. Şubat ayı itibarıyla yıllık
enflasyon yüzde 12,37 oldu.
Enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde
1-3 arasında seyrediyor. Bunun üzerinde bir enflasyon ekonomik istikrar için
risk oluşturuyor.
-İşsizlik
İşsizliğe bakıldığında, döviz
kurlarının yükselmeye başladığı 2018 yılı Nisan toplam işsiz sayısı 3 milyon 86
bindi. Bu rakam, ekonomik krizle birlikte 2018 Aralık ayında ilk kez 4 milyonu
aşarak 4 milyon 302 bine çıktı. 2019 yılı Şubat ayında 4 milyon 730 bine kadar
yükselen işsiz sayısı, en son 2019 Aralık verilerine göre 4 milyon 394 bin
düzeyinde. Yıllık bazda 2014 yılında yüzde 9,9 ile tek hanelerde olan işsizlik
oranı, 2018’de yüzde 11’e, 2019’da yüzde 13,7’ye yükseldi. Aylık bazda işsizlik
2019 Ocak-Şubat aylarında yüzde 14,7’ye kadar çıktı.
Aralık 2019 verilerine göre gençlerde
işsizlik oranı daha vahim bir orana yüzde 25’e ulaşıyor.
Üstelik buna iş aramayıp çalışmaya
hazır 2 milyon 468 bin, mevsimlik çalışan 122 bin dahil değil. Bunları da dahil
ettiğimizde işsiz sayısı 6 milyon 984 bini buluyor. Ev işleriyle meşgul 11
milyon 873 bin kişinin ne kadarının çalışmak isteyip istemediğini de
bilmiyoruz.
-Yapılması gerekenler
Bu ortamda, insanların krizi en az
hasarla atlatabilmesi, gıda güvencelerini sekteye uğratmamaları için devlet, bir
seferliğine belli bir miktar nakit destek dahil bütün tedbirleri uygulanmalıdır.
Bunu ABD başta olmak üzere çeşitli ülkeler yapacağını açıkladılar. ABD, 2,2
trilyon doları bulan ekonomik destek paketinde vatandaşlarına 1.200 dolarlık nakit
yardım vermeyi kararlaştırdı. Pakette, büyük ölçekli firmalara işçi
çıkarmamaları, çalışan haklarında geriye gitmemeleri, üretimlerini başka
ülkelere kaydırmamaları için 500 milyar dolarlık da kaynak aktarılması
öngörülüyor. Almanya 750 milyar avroluk paket açıkladı.
Memur, işçi, emekli maaşlarına,
krizi daha az hasarla atlatabilmeleri için zam yapılmalıdır. Artık bu maaşlarla
toplumun büyük bir kesiminin hayatını idame ettirmesine imkan kalmamıştır.
En düşük emekli maaşı asgari ücret
düzeyine, emekli olamamış muhtaç durumdaki 65 yaş üzeri kişilere verilen 673,51
liralık maaş yaşanabilir seviyeye çıkarılmalıdır.
Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.
-Sosyal yardım programları bu
dönemde genişletilmeli
Sosyal yardım programları genişletilmeli,
milletin çalışamadığı bu dönemde, hayat normal seyrine dönene kadar nüfusun
büyük bölümünü kapsayacak şekilde etkin olarak işletilmelidir. Zor duruma düşen
ailelere gıda yardımı amacıyla düzenli nakdi ödeme yapılmalıdır.
Ekonomik paket, bütün işletmelerde
istihdamı korumaya odaklı olmalıdır. Bunun için gerekirse tüm sigorta
primlerinin en az 3 ay devlet tarafından verilmesi, ücretlerin belli bir
kısmının yine en az 3 ay devlet tarafından karşılanması düşünülmelidir. Bu
açıdan kısa çalışma ödeneğinin uygulamaya sokulması olumlu bir gelişme olmuştur.
Vergiler, bu dönem için en alt seviyeye çekilmelidir. İşletmelerde sigorta prim
ve vergi ertelemeleri sıkıntıyı bir süre çözse de erteleme sorunu ötelemekten
başka bir işe yaramaz.
Artacak işsizliği düşürmek için kamuya
en az 1 milyon kişi alınmalıdır. Kamunun zaten başta sağlık, eğitim, adalet,
güvenlik olmak üzere personel ihtiyacı had safhaya ulaşmıştır. Yüzbinlerce
üniversite mezunu genç de kamunun eleman almasını beklemektedir.
Çiftçi, esnaf, küçük işletmelerin,
tüketicilerin kredi borçlarının faiz ve cezaları silinmeli, anapara borcu uzun
vadeli yapılandırılmalıdır.
Esnaf, çiftçi Bağkur prim borçları
en az 3 ay devlet tarafından ödenmeli, birikmiş prim borçları uzun vadeli
yapılandırılmalı, faiz ve cezaları silinmelidir.
Aynı şekilde çiftçinin elektrik
borçlarının ceza ve faizleri silinmeli, anapara borçları uzun vadeli
yapılandırılmalıdır. Çiftçinin kullandığı elektrik enerjisi üzerindeki yüzde 18
KDV, yüzde 1 fon ve yüzde 2 pay kaldırılmalıdır.
Tarımda kullanılan girdilerde KDV,
ÖTV gibi vergiler sıfırlanmalı, maliyetler en aza indirilmelidir.
Tarıma verilen destek, GSYH’nin
yüzde 0,4’ünden yüzde 1’i seviyesinin çıkarılmalıdır.
Küçük büyük bütün işletmelerin,
esnafın, çiftçinin, tüketicinin finansman ihtiyacı Hazine destekli düşük faizli
kredilerle karşılanmalıdır.
-En az 3 ay kira, elektrik, su,
yakıt, telefon, internet giderleri karşılanmalı
Coronavirüs nedeniyle zor duruma
düşen işletmelerin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) en az 3 ay kira, elektrik,
su, yakıt, telefon, internet giderlerinin önemli kısmı, işsiz, dar gelirli ve
muhtaçlarda ise belirli limitler çerçevesinde tamamı devlet tarafından
ödenmelidir.
2020 bütçesi yeniden ele alınmalı, gerekli ve acil
olmayan harcama ve yatırımların ödeneği iptal edilmeli, bu kaynaklar ekonominin
ayakta durması, milletin bu krizi en az zararla atlatması için harcanmalıdır.
Ülkenin ayakta tutulabilmesi için bütçe açığı verilerek gerekli harcamalar
yapılmalıdır.
Coronavirüsün kontrolünün ardından
üretime yönelik kamu yatırımları ve harcamalar artırılmalı, ülke yeniden
büyümeye geçirilmelidir.
Zor durumdaki büyük işletmeler kamulaştırılmalı,
patron değil işletme kurtarılmalıdır.
Yatırım büyüklüğü 67,5 milyar
dolara ulaşan kamu özel işbirliği projelerine 2020 yılında müteahhit firmalara
yapılacak garanti ödemeleri için bütçeden ayrılan 18,8 milyar liralık ödenek
iptal edilmelidir. Gerekirse bu kuruluşlar kamulaştırılmalıdır.
Salgının ekonomiye etkilerini azaltmak için hazırlanan
100 milyar liralık (15,5 milyar dolar) paket 18 Mart 2020’de açıklandı. Pakette
çeşitli sektörlerde vergi, SGK ödemelerinin ertelenmesi, vergi ertelemeleri,
KDV indirimleri, konut kredileriyle ilgili düzenlemeler, Kredi Garanti Fonu
limitinin 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltilmesi, nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara
ve faiz ödemelerinin ötelenmesi ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği
sağlanması yer aldı. Ayrıca, paketle, ihracatçıya stok finansmanı desteği, esnaf
ve sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi, sosyal
amaçlı kredi paketlerinin devreye alınması, asgari ücret desteğinin devamı, kısa
çalışma ödeneğini devreye alınması, en düşük emekli maaşının 1.500 liraya
yükseltilmesi, ihtiyaç sahibi ailelere 2 milyar liralık nakdi yardım gibi
uygulamalar da devreye alınması öngörüldü.
Yapılması gerekenler başlığı
altında saydığımız bazı düzenlemeleri içeren peyderpey uygulamaya konulan
paketin yeterli olmayacağı aşikar.
-Görünen o ki ek paketler
devreye girecek
Görünen o ki ek paketler devreye girecek.
Çünkü, 47 milyonluk İspanya’nın bile 200 milyar avroluk paket açıkladığı ki bu
rakam milli gelirinin yüzde 20’sini buluyor, Türkiye’nin 15,5 milyar dolarlık,
milli gelirinin yaklaşık yüzde 2’si kadar büyüklükte bir ekonomik paketle bu sorunu
atlatması mümkün değil.
Bütün bu yapılacakların finansmanı,
aciliyet taşımadığı için iptal edilmesi gereken bütçe ödenekleri kullanılarak, bütçe
açığı verilerek, uluslararası kuruluşlardan yapılacak borçlanmalar yoluyla ve Merkez
Bankası tarafından gerçekleştirilecek para basımıyla sağlanmalıdır.
Şu andaki önceliğimiz yatırım, büyüme değil, bu krizi sağ salim atlatmak
olmalıdır. Para basmayla enflasyon yükselecekse varsın yükselsin. Konumuz
yüksek enflasyon değil, ekonomide çarkların işlemesidir. Bunu sağlayamazsak bu
krizi en az hasarla atlatamayız.
Değerli bir analiz.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sağolun. Bu akşam açıklanan milli dayanışma kampanyasından sonra bir anlamı kalmadı. Anlaşılan hiçbir şey yapılmadan iş akarına bırakılacak.
YanıtlaSilEline sağlık..
YanıtlaSilHer zamanki gibi doğru bir tespit
Sağ olun.
Sil