-Bütçe yeniden ele alınmalı…


-Görünen o ki sadece Mart ayında 43,7 milyar lira açık veren
bir bütçeyle koronavirüs ortamında yılı tamamlama imkanı kalmadı


Yeni bir bütçe mi yapılır veya mevcut bütçe ödenekleri koronavirüsün neden olduğu ekonomik krizle ilgili harcamalara mı aktarılır bilemem ama yeni bir bütçe yapısına ihtiyaç olduğu kesin.
Yeni tip koronavirüs, sadece bir ayı aşkın bir sürede, 2018 Nisan ayında başlayan ekonomik krizin yaralarını sarmaya çalışan Türkiye’de, bütün ekonomik dengeleri alt üst etmeye başladı bile.
İhracatta Mart ayında yüzde 17,8’lik düşüşün ardında bütçe açığı da inanılmaz rakamlara ulaştı. Şu kesin Türkiye artık eski Türkiye değil. Koronavirüs salgınından sonra her şey değişti. Sadece bizde de değil dünyada değişti.
Durum kötü. Salgın uzarsa daha da kötüleşecek.
Bu ortamda, Şubat ayının ardından Mart ayında da bütçe açığı verildi.
Rekor seviyeye yükselen açığın bu kadar artmasının sebebi, COVID-19 salgınının Mart ayında Türkiye’ye ulaşmasının ardından yaşanan ekonomik sıkıntılar ve önlemlerden kaynaklanıyor.
Hükümet ekonomiyi ayakta tutabilmek için vergi ertelemeleri, vergi dışı gelir ötelemeleri yaptı. Kapanan işletmeler de vergi ödemelerini aksattı. Bunun bütçeye yansımaması mümkün değildi. Nitekim yansıdı. Mart ayında merkezi yönetim bütçe gelirleri 47,4 milyar lirada kalırken, giderler 91,2 milyar liraya ulaştı. Faiz harcamaları da bir ayda 11,4 milyar lira oldu. Bütçe bir ayda 43,7 milyar lira açık verdi. Bu tarihi bir rekor demektir. Oysa bütçe Ocak ayında 21,5 milyar lira fazla, Şubat ayında 7,4 milyar lira açık vermişti.
Yalnız sorun bununla da kalmayacaktır. Yalnız Ocak ayı fazlasında Merkez Bankasının 35,2 milyar liralık kar payı avans tutarı ve 5,3 milyar liralık ihtiyat akçesinin dağıtımına başlanması da etkili oldu.  
Nitekim 2019 yılında da 40 milyar liralık Merkez Bankası ihtiyat akçesi Hazine’ye aktarılmıştı.

-Bu ortamda ne bütçe kalır ne de program

Nisan ayıyla birlikte devletin vergi ve vergi dışı gelirleri daha da azalacaktır. Kullanılacak Merkez Bankası ihtiyat akçesi ve kar payı da kalmamıştır. Buna karşın ardı ardına açıklanan ekonomik önlemler ve salgınla mücadeledeki sağlık giderleri nedeniyle bütçe harcamaları artacaktır. Bu durum da bütçe açığını daha yüksek rakamlara taşıyacaktır.
Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı, “2020-2022 program döneminde bütçe açığının GSYH’ye oranının yüzde 3’ün altında kalması hedeflenmektedir” ifadelerine yer verse de bu ortamda ne bütçe kalır ne de program. Bu tahminler koronavirüs öncesine dayanmaktadır.
Tahminlerin de doğru yapılmadığı 2019 bütçe uygulamasında da görüldü. Ülkemizde evdeki hesap bir türlü çarşıya uymuyor.
TBMM’den geçen 2019 bütçesinde 80,6 milyar liralık açık öngörülüyordu. Yılın sonuna geldik, yıl içinde çıkarılan özel yasayla Hazine aktarılan Merkez Bankası ihtiyat akçesine, bedelli askerlik paralarına, vergi affı gelirlerine, varlık satışlarına rağmen açık 123,7 milyar liraya çıktı. Bunlar olmasaydı açık 200 milyar lirayı aşacaktı.

-Nisan, Mayıs hatta Haziranı da kayıp olarak düşünülmeli

Görünen o ki koronavirüs en az 3-4 ay ekonomiyi çok kötü etkileyecek. Mart ayının yanı sıra Nisan, Mayıs hatta Haziran aylarını kayıp olarak düşünmek gerekir. Zaten çoğu gelir kalemi Haziran ayına hatta Haziran sonuna kadar ertelenmiş durumda. Üstelik koronavirüs salgınının yıl sonuna kadar devam edeceğine ilişkin görüşler de var.
Koronavirüs ortamında bu bütçeyle yılı tamamlama imkanı kalmadı. Yeni bir bütçe mi yapılır veya mevcut bütçe ödenekleri koronavirüsün neden olduğu ekonomik krizle ilgili harcamalara mı aktarılır bilemem ama ödenekleri koronavirüsün getirdiği ekonomik yıkımla mücadeleye yönlendirecek yeni bir bütçe yapısına ihtiyaç bulunduğu kesin görünüyor.

-Ödenekler ekonomi ve halkı yıkımdan korumak için kullanılmalı

Öncelikle acil olmayan kamu harcamalarını durdurmakta, büyük altyapı projelerine başlamamakta fayda var. Gerekirse devam eden büyük projelere yönelik yatırımlar da durdurulmalıdır. Yıllardır bekleyen bu projeler bir yıl daha bekler. Sıkıntı yok. Yeter ki bu süreci atlatalım. Ayrıca, kamunun özellikle yurt dışından yapacağı mal ve hizmet alımları ertelenmelidir. Gelir ortaklığı, yap-işlet-devret gibi projelerde kamunun zararı önlenmelidir. Bunların başında şehir hastaneleri ve köprüler başı çekiyor. Sadece bu yıl bütçeye konulan garanti ödeme tutarı 18,8 milyar lirayı buluyor.
Kısaca devletin her kuruşunun hesabı yapılmalıdır. Azaltılan veya erteleme nedeniyle sıfırlanan kamu harcamalarından artan ödenekler, ekonomiyi ve halkı koronavirüs salgınının neden olduğu ekonomik yıkımdan korumak için kullanılmalıdır. Bütçe açık verecektir. Buna bakmamak gerekir. Bu kriz devlet harcamalarıyla atlatılacaktır. Önemli olan harcamanın nereye yapıldığıdır. Halk için ekonomi için yapılırsa sorun yoktur.
Unutulmamalıdır ki halkı ve ekonomiyi ayakta tutamazsak ülkeyi de ayakta tutamayız. 
Bu yazı Sonsöz Gazetesi’nde 16 Nisan 2020’de yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?