-Kaybedilen tarım alanları altıda biri bulmuşsa tarımda sorun var demektir
-Son 30
yılda Danimarka’nın 1,1, İsviçre’nin 1,2, Hollanda’nın 1,4,
Belçika’nın
1,6, Tayvan’ın 1,5 katı tarım alanı tarım dışında kaldı
-Kaybedilen
tarım alanları, İsrail’in 2,4, Katar’ın 4, Kıbrıs adasının 5,
Singapur’un
70, Malta’nın 152 katında fazla bir alana ulaştı.
Türkiye’de,
1989’da çayır ve mera dışında 27,9 milyon hektar toplam işlenen tarım alanı ve
uzun ömürlü bitki alanı olarak adlandırılan tarla, nadas, meyve, sebze, bağ,
zeytinlik alanı vardı. Bu alan 2019’da 23,1 milyon hektara indi. Çayır mera
hariç azalan tarım alanı büyüklüğü 4,8 milyon hektarı aştı.
Trakya
yarımadasının iki katından fazla bir alan tarımda artık kullanılmıyor.
Kaybedilen tarım alanları 120 bağımsız, yarı bağımsız ve özerk ülkenin her birinin yüzölçümünden fazla. Bu dönemde, ekilen alan, 19 milyon hektardan 15,4 milyon hektara, bağ alanları 0,6 milyon hektardan 0,4 milyon hektara, nadas alanları 5,2 milyon hektardan 3,4 milyon hektara indi. Nadas dışına çıkarılan 1,8 milyon hektarlık alan ekim alanlarına kazandırılamadı.
Kaybedilen tarım alanları 120 bağımsız, yarı bağımsız ve özerk ülkenin her birinin yüzölçümünden fazla. Bu dönemde, ekilen alan, 19 milyon hektardan 15,4 milyon hektara, bağ alanları 0,6 milyon hektardan 0,4 milyon hektara, nadas alanları 5,2 milyon hektardan 3,4 milyon hektara indi. Nadas dışına çıkarılan 1,8 milyon hektarlık alan ekim alanlarına kazandırılamadı.
Sebze
alanları, 2002-2019 döneminde 930 bin hektar alandan 790 bin hektara geriledi. Zeytinlikler
ve meyve alanlarındaki artış dışında tarım alanlarıyla ilgili olumlu bir
gelişme gerçekleşmedi. Verimlilikte artış yaşanmasa ülke tarımsal üretiminde
büyük düşüş meydana gelecekti.
-Kaybedilen
alanlarının 3,5 milyon hektarı 2002 sonrasında
Kaybedilen
4,8 milyon hektar tarım alanının 1,3 milyon hektarı 1989-2002 dönemine, 3,5
milyon hektarı ise 2002-2019 döneminde ait. Bir ülkede tarım alanları altıda
bir oranında azalıyorsa tarımda bir sorun var demektir. Demek ki yanlış tarım
politikaları uygulanmıştır. Politikalar doğru olsaydı, dünyanın gıda açığı
yaşadığı bir ortamda, 800 milyon nüfuslu ve gıda talebi yıldan yıla hızla artan
bir bölgenin tam merkezinde olan Türkiye’de tarım alanları azalmazdı. Uçakla
birkaç saat uzaklıktaki Ortadoğu ülkeleri, Türkiye yerine Avustralya, Brezilya,
Arjantin, ABD, Kanada’dan tarım ürünü almazdı.
-Çiftçi
neden üretim yapamıyor?
Çiftçi neden
eskiden tarımsal üretim yaptığı bu alanlarda şimdi üretim yapamıyor?
Neden ekilen
alanların beşte biri artık ekilmiyor?
Neden üzümün
anavatanı olan bu ülkede bağların üçte biri yok oldu?
Çünkü dolar
bazında üretim değeri iki yılda 8,55 milyar dolar, satış geliri 5,55 milyar
dolar azalan çiftçi yeterince para kazanamıyor.
Çünkü,
kırsaldaki nüfus ülke milli gelirinin üçte biriyle yaşamaya çalışıyor.
Çünkü, girdi
fiyatlarının aşırı yüksekliği, finansman maliyetleri, yapısal sorunlar
nedeniyle çiftçi pahalı üretmek zorunda kaldığı ürünü ederinden satamıyor,
maliyetini bile çıkaramıyor.
Çünkü,
çiftçi üretim planlaması yapılmadığı için talebe göre üretimini ayarlayamıyor.
Çok ürettiğinde ürün fiyatı maliyetlerini kurtarmıyor, ürünü tarlada, bahçede,
ağaçta kalıyor, fiyatlar yükseldiğinde ise satacak ürün bulamıyor. Kaybeden hep
çiftçi oluyor.
Çünkü,
çiftçi, ürününü depolayamadığı, koruyamadığı için bekletemiyor, yok pahasına
elinden çıkarıyor.
Çünkü,
çiftçi, doğal afetler, hastalık ve zararlılar yüzünden ürününün önemli bir
bölümünü, satamadan kaybediyor.
Bütün
bunlara rağmen, sosyal güvenceden de büyük oranda yoksun olan çiftçi, yasal
olarak alması gereken desteğin yarısını bile alamıyor.
Bu şartlarda
çiftçi, tarlada, bahçede, ahırda, ağılda kalıyor, bu ülkenin gıda güvencesini
sağlıyorsa herkesin minnet duyması lazım. Başta sorumlular olarak herkesin şunu
da düşünmesi gerekiyor. Şu sıralar ilkbahar ekim dönemini yaşıyoruz.
Ekim
döneminin sağ salim tamamlanması için çiftçinin sorunları en aza indirilmeli,
acil olarak destekler artırılmalıdır. Tarlalar boş kalırsa bunun acısını hep
beraber yaşarız. Unutmayalım bu ülkenin çiftçisi, her şeye rağmen 80 milyar
doların üzerinde bitkisel ve hayvansal ürün üretiyor.
Bu yazı 24
Nisan 2020 tarihli Sonsöz Gazetesi’nde yer almıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder