-Ekonomine bu yılı nasıl geçireceğiz?


Görünen o ki Türk ekonomisi, bu yılı yüzde 3-6 arasında bir küçülme, yüzde 14-17 arasında bir işsizlik, yüzde 11-13 arasında bir enflasyonla tamamlayacak.
Tabii olan da işsiz kalanlara ve yoksul kesimlere olacak.
Koronavirüs (COVID-19) salgınının ekonomiye etkileri Nisan verileriyle belirginleşmeye başladı. İhracat çok keskin bir şekilde geriledi. Sanayinin öncü göstergesi imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) 2009’dan sonraki en dip seviyesine indi.


İşsizlik çok hızlı bir şekilde artıyor. Nisan ayıyla birlikte ülkede işsiz sayısının en az 2 milyon kişi arttığı yönünde tahminler yapılıyor. 2019 ekonomik kriziyle fırlayan işsizlik rakamları biraz düzelmeye başlamıştı ki ortaya çıkan koronavirüs durumu daha da kötüleştirdi. Ekonomide ticaret neredeyse durdu. Bunu petrol ve elektrik tüketiminin, ihracatın, ithalatın azalmasından anlıyoruz. Ekonomide öyle böyle değil inanılmaz bir daralma var. Tüm dünya ekonomisi de zorda. Uzun bir zamandır böyle bir ekonomik kriz görülmedi. Olayın boyutları 1929 Büyük Buhranı ile karşılaştırılıyor. Dünya ekonomisi neredeyse durdu. Petrol fiyatları eksiye bile indi.

-Herkes döviz arıyor

Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler önemli bir döviz kriziyle karşı karşıyalar. Her devlet döviz arıyor. Kimisi IMF’ye başvuruyor, Türkiye gibi kimi ülkeler swap yoluyla döviz bulmaya çalışıyor. Bu dönemde Dolar, Euro bulmak neredeyse imkansız bir hal aldı. Krizin boyutu o kadar büyük ki İngiltere Merkez Bankası (BoE), bu yıl yüzde 14 daralmayla son 300 yılın en büyük ekonomik krizini öngördüklerini açıkladı. Dile kolay 300 yıl… Oysa bu kadar sürede İngiltere ne badireler atlattı. Demek ki 1929 Büyük Buhranı ve iki dünya savaşlarının tam göbeğinde yer alan İngiltere için bunlar koronavirüs salgının yanında hafif kalıyor.

-Büyük tecritte hesaplar Haziran’da normalleşme varsayımıyla yapılıyor

Üstelik bütün hesaplar, IMF’nin ismini “Büyük tecrit” olarak koyduğu sınırlamaların Haziran ayından itibaren kaldırılacağı ve hayatın normale döneceği varsayımıyla yapılıyor. Salgında yeni bir dalga veya Haziran ayıyla kısıtlamaların devamı halinde geleceğin ne olacağı büyük bir muamma… Kısıtlamaları kaldırmak da büyük bir risktir. Çünkü sonucunu tahmin edemediğiniz bir adım atıyorsunuz. Adımınızın neye mal olacağı belli değil. Almanya hızla hayatı normale döndürüyor ama onlar da ne yaptıklarını tam bilmiyorlar. Dünyanın en disiplinli milletlerinden biri olan, bir karar alacakları zaman kılı kırk yaran Almanya’nın attığı adım kuşkuyla karşılanıyor. Nasıl karşılanmasın ki? Dünya Sağlık Örgütü ve bilim insanları, sınırlamaların kaldırılmasında dikkatli davranılmaması halinde yeni bir dalga riskinin çok yüksek olduğunu sıklıkla vurguluyorlar.
Bu ortamda Türkiye ekonomisiyle ilgili tahminler de ardı ardına açıklanıyor. Bilindiği gibi 2020 Yıllık Programında ekonominin yüzde 5 büyüyeceği öngörülmüştü. Koronavirüs salgını bütün hesapları alt üst etti. Ekonomiyle ilgili uluslararası otoriteler, büyüme tahminlerini hızla küçülmeye çevirdiler. IMF, Nisan ayında, Türk ekonomisinin 2020’de yüzde 5 küçüleceği tahmininde bulunmuştu.

-Son tahminler

Türk ekonomisiyle ilgili son tahminlerden birini Standard&Poor’s (S&P), diğerini Avrupa Birliği (AB) Komisyonu yaptı.
Türkiye’nin yabancı ve yerel para cinsinden kredi notunu teyit eden, görünümünü ise “durağan” olarak bırakan S&P, Türk ekonomisinin 2020’de yüzde 3,1 daralacağını, 2021’de ise yüzde 4,2 büyüyeceğini öngördü.
AB Komisyonu ise 2020 Yılı Bahar Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Türk ekonomisinin 2020’de yüzde 5,4 küçüleceği tahmininde bulundu. Komisyon, 2021’de ekonomide yüzde 4,4 büyüme olacağını tahmin etti.
Ülkemiz için yaptığı tahminler ve düşürdüğü kredi notları nedeniyle sık sık eleştirilen S&P’nin hem IMF’den hem de AB Komisyonundan daha iyimser olduğu görülüyor.
Bu yılı ekonomik küçülmeyle geçireceğimiz kesin de bu küçülmenin ne kadar olacağı konusu tartışılıyor.
Görünen o ki Türk ekonomisi, bu yılı yüzde 3-6 arasında bir küçülme, yüzde 14-17 arasında bir işsizlik, yüzde 11-13 arasında bir enflasyonla tamamlayacak.
Tabii olan da işsiz kalanlara ve yoksul kesimlere olacak.

Bu yazı 12 Mayıs 2020 tarihinde Sonsöz Gazetesi’nde yayımlandı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

-Dolardaki artışın ekonomiye etkisi...

-Krizler ekonomisi-1994 krizi

-Dolar sevdası hiç geçmiyor…

-Yalnızlık

-Güçlü bir ekonomi için ne yapmalı?