Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-Enerji tüketimimiz 50 yılda nasıl değişti?

Enerji tüketiminin sanayileşmeyle doğrudan bağlantısı var. Petrol veya doğal gaz zengini ülkeler hariç, adını bilmeseniz de kişi başına enerji tüketiminden o ülkenin sanayileşmiş bir ülke olup olmadığını anlayabilirsiniz. Şimdi günümüzden teknoloji açısından bakarsanız çok çok eski bir tarihe, 1965 yılına kadar gidersek, enerji tüketiminin neredeyse tamamen sanayileşmiş ülkelerin tekelinde olduğunu görürüz. BP’nin enerji raporuna göre, 1965 yılında toplam birincil enerji tüketimi, ABD’de 1 milyar 286,5 milyon ton petrol eşdeğeri (TEP), Sovyetler Birliği’nde 590,1 milyon TEP, batı ve doğu Almanya toplamı olarak 253,4 milyon TEP, Birleşik Krallık’ta 197,6 milyon TEP iken Çin’de 131,4, Hindistan’da 52,7 milyon TEP düzeyinde kalıyor. Koca Çin; toplamda Almanya’nın neredeyse yarısı kadar enerji tüketimiyle yetinirken, Hindistan’ın tüketimi Almanya’nın beşte birini ancak buluyor. İşin ilginç yanı nüfusu o tarihte 31,5 milyon olan Türkiye’nin toplam birincil enerji tüketiminin sadece 7...

-Enerjin yoksa yerüstü kaynaklarını değerlendir!

Şunu baştan açıkça ortaya koyalım. Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bu çok önemli bir sorundur ve önünde sonunda çözülmesi gerekir. Aksi takdirde, ülkenin geleceğini tehlikeye girer. En son 9 Ağustos 2016 tarihinde Rusya’nın Çarlık başkenti St. Petersburg kentinde yapılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirvesinin de en temel konularından biri pek tabii olarak enerji idi. İki ülkenin ticari ilişkilerinde enerjinin boyutu o kadar büyük ki, Rusya, 2015 yılında Türkiye’ye 12,9 milyar doları enerji ürünleri olmak üzere 20,4 milyar dolarlık mal sattı ve ülkemizin ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından üçüncü oldu. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde Rusya’nın Türkiye’ye mal satışı 4,3 milyar doları enerji olmak üzere 7,8 milyar doları buldu ve Türkiye’nin ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından yine üçüncü sırayı aldı. Türkiye’nin Rusya’dan yaptığı ithalatın çok büyük bölümü enerji ithalatı oluşturuyor. Doğal gazın yüzde 55’ini Rusya’da...

-Enerjinin yıldızları; rüzgar, güneş, jeotermal…

Enerjinin, tartışmasız bir şekilde, tarımla birlikte en önemli iki stratejik sektörden biri olduğu kuşku götürmez. Niçin stratejik? Çünkü yokluğu halinde normal yaşamınızı sürdürmeniz mümkün değildir. Tarım olmadan yaşayamazsınız, çünkü aç kalırsınız. Enerji olmadan, günümüzde, aydınlatmayı, ısınmayı, soğutmayı, ulaşımı sağlayamazsınız. En temel ihtiyaçlarınızı karşılayamazsınız. 100 katlı binayı asansör olmadan çıkabilir misiniz? Enerji olmadan binlerce kilometre uçakla uçabilir misiniz? Bırakın uçmayı, 10 kilometre uzaktaki işyerinize gidebilir misiniz? Enerji olmadan yiyeceklerinizi buzdolabında saklayabilir misiniz? Çamaşır makinesiz, buzdolapsız, televizyonsuz, fırınsız, bulaşık makinesiz, elektrik süpürgesiz, ocaksız, doğalgazsız, benzinsiz, motorinsiz, cep telefonsuz bir hayat düşünün. Zor değil mi? Hatta ben bu yazıyı elektrik olmadan bilgisayarda nasıl yazardım, nasıl saklar, nasıl mail atardım? Günümüzde elektriksiz bir hayat düşünmek çok zor. Olmaz değil ama ilkel şartlar...

-Ülkeyi demir ağlarla, elektrikli hatlarla yeniden örmeliyiz…

Merhum Turgut Özal, demiryollarına, metroya karşı bir adamdı. Bunu da açık bir şekilde söylerdi. Aslında, Atatürk’ten sonra demiryollarına karşı olmak merkez sağın temel politikalarından biri oldu. Demiryolunu yanlış bir çıkarımla komünist işi görüyorlardı. Demokrat Parti de Adalet Partisi de Anavatan Partisi de karayolu yatırımlarına ağırlık verdi; demiryollarını ihmal ettiler. Gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın 25 Ağustos 2004’te Sabah Gazetesi’nde yazdığı yazıda, Özal’ın Ankara-İstanbul otobanı inşaatında yaptığı incelemede, “Edirne’den otobana bineceksiniz, aynı hızla Adana’dan, Van’dan çıkacaksınız” dediğini aktarıyor. Özal’ın, gazetecilerin, “İstanbul-Ankara demiryolu hattını iyileştirip, Japonya ve Avrupa’da uygulamaya konulan hızlı trenlerle ne zaman seyahat etmeye başlayacağız” soruları üzerine, bir anda yüzünün asıldığını ve “demiryolları komünist işidir. Sizler de öylesiniz” yanıtını verdiğini iletiyor.