-Geçmişten gelen sevgili…
Hayali, eski bir sokak. Geçmişteki heybeti üzerinde taşıyan, yıllardır tamirat yüzü görmemiş konaklar arasında süzülen... Motor sesi duyulmadan yaşamış, daracık... Arnavut kaldırımıyla döşenerek geçmişle bağlantısını kurmuş, çıkmaz bir sokak. Sessiz, sakin, dingin bir yaşama açılan, debdebeden uzak, zamanın durduğu bir yer. Tek tük de olsa çocuklar görünmese, sesleri duyulmasa, insanda ölüler diyarında hissi uyandıran, loş bir mekan. Dali’nin adını “Belleğin Direnişi” koysa da zamanın sonunu daha iyi anlatan tablosuna benzer bir ortam. Sanki ömrünü tamamlamış, hüzünlü bir şekilde sonu bekleyen bir sokak. Ve bu ortamda sokağın ruhuna uygun şekilde yavaş, sessiz ve kaygısız yürüyorum. Nereye baksam geçmiş. Sanki geçmişte yol alıyorum. Hayatın bütün karmaşasıyla sürdüğü bulvara bu kadar yakın bir arka sokakta, geçmişin bütün ruhuyla yaşandığı bir ortam, insanda garip bir duygu oluşturuyor. Ben mi geçmişe gidiyorum, geçmiş mi bana geliyor. Çözemiyorum. Sokağın sonlarına doğ...